Seyyahım bu alemde.
Deryaları arayan bir nehir gibiyim.
Yol bulurum kimi zaman Afrika çöllerinde.
Bir gün Endülüs'tür durağım.
Bir gün Suriye illerinde.
Elhamra'da hüzünle gözyaşımı dökerim
Kurtuba camiinin sızısını duyarak.
Bir bakarsın Bosna'nın en serin sularında yıkarım yüreğimi,
Daha açmadan soldurulan binlerce cana ağlayarak.
Yolum düşer kimi zaman Ürdün'e.
Amman'da kokusunu duyarım Antakya'nın.
Katar katar yükümle veririm Katar'da mola.
İnsem de Mısır'a
Beklemeden çıkarım yola.
Viyana'da Belvedere sarayına,
Umdurman'da kıldan çadıra konuk olurum.
Ve her seferin sonunda İstanbul'a vurulurum.
Giderim yol içimde. Menzile müştak olmadan.
Her seferde yeni yolculuklar düşleyerek bıkmadan, usanmadan...
Seyyahım bu alemde.
Deryaları arayan bir nehir gibiyim.
Yol bulurum kimi zaman Afrika çöllerinde.
Bir gün Endülüs'tür durağım.
Bir gün Suriye illerinde.
Elhamra'da hüzünle gözyaşımı dökerim
Kurtuba camiinin sızısını duyarak.
Bir bakarsın Bosna'nın en serin sularında yıkarım yüreğimi,
Daha açmadan soldurulan binlerce cana ağlayarak.
Yolum düşer kimi zaman Ürdün'e.
Amman'da kokusunu duyarım Antakya'nın.
Katar katar yükümle veririm Katar'da mola.
İnsem de Mısır'a
Beklemeden çıkarım yola.
Viyana'da Belvedere sarayına,
Umdurman'da kıldan çadıra konuk olurum.
Ve her seferin sonunda İstanbul'a vurulurum.
Giderim yol içimde. Menzile müştak olmadan.
Her seferde yeni yolculuklar düşleyerek bıkmadan, usanmadan...