6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun sigortacının kanuni halefiyetine ilişkin hükümleri uygulamada birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalardan yola çıkılarak, sigortacının kanuni halefiyet yoluyla zarar sorumlusuna karşı elde ettiği rücu hakkının hukuki niteliği ve kapsamı çalışmanın ana konusunu oluşturmuştur. Bu bağlamda gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında gündeme gelen tartışmalar olabildiğince ele alınarak uygulamada yaşanan tereddütlere bir nebze olsun açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Esas olarak sigortacının kanuni halefiyete dayalı rücu hakkını hangi kişilere karşı yöneltebileceği sorusu üzerinde durulmuş ve sigortacının rücu hakkına ilişkin kişi bakımından herhangi bir sınırlama olup olmadığı meselesi kapsamlı bir şekilde irdelenmiştir. Özellikle de sigortacının sigorta sözleşmesinin bir tarafı olan sigorta ettirene ya da sigortalı ile belirli derecede yakınlığı olan kişilere karşı rücu imkanı olup olmadığı yönündeki tartışmalara, gerek yabancı hukuk gerekse Türk hukuku kaynakları ışığında açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun sigortacının kanuni halefiyetine ilişkin hükümleri uygulamada birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalardan yola çıkılarak, sigortacının kanuni halefiyet yoluyla zarar sorumlusuna karşı elde ettiği rücu hakkının hukuki niteliği ve kapsamı çalışmanın ana konusunu oluşturmuştur. Bu bağlamda gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında gündeme gelen tartışmalar olabildiğince ele alınarak uygulamada yaşanan tereddütlere bir nebze olsun açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Esas olarak sigortacının kanuni halefiyete dayalı rücu hakkını hangi kişilere karşı yöneltebileceği sorusu üzerinde durulmuş ve sigortacının rücu hakkına ilişkin kişi bakımından herhangi bir sınırlama olup olmadığı meselesi kapsamlı bir şekilde irdelenmiştir. Özellikle de sigortacının sigorta sözleşmesinin bir tarafı olan sigorta ettirene ya da sigortalı ile belirli derecede yakınlığı olan kişilere karşı rücu imkanı olup olmadığı yönündeki tartışmalara, gerek yabancı hukuk gerekse Türk hukuku kaynakları ışığında açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.