Osmanlının İbn Arabî'si olarak tanınmış Şeyh Abdullah Salahaddîn-i Uşşâkî, Osmanlıda Ekberî geleneğe mensub önemli zâtlardan biridir. Salâhî birçok mensur ve manzum eser kaleme almış velûd sûfîlerdendir. Bunun yanı sıra Halvetî-Uşşâkî tarîkatinde “pîr-i sâlis” kabul edilmesine rağmen: “Yolların hepsi Hakk'a çıkar.” fehvasınca kendisinden önce gelen meşreb ve tarîkati çeşitli; Hz. Ali'den Mevlânâ'ya, Eşrefoğlu Rûmî'den Niyâzî-i Mısrî'ye kadar pek çok kadîm şâirin şiirine şerhler yazmıştır.
Klâsik edebiyatımızda yer tutan bu öncü metin ve şiir şerhlerinden sonra Salâhî'nin kendisi de geçmiş ile gelecek arasında bir berzah vazifesini îfâ eden şârih olarak anıldı. Bu kitapta Salâhî'nin şu zâtların şiirlerine yazmış olduğu şerhlerini okuyacaksınız:
Hz. Ali b. Ebî Tâlib, Eşrefoğlu Rûmî, Âşık Ömer, İsmail Hakkı Bursevî, Muhammed Nasûhî, Niyâzî-i Mısrî, Cemâleddîn-i Uşşâkî, Hoca Nasreddîn Zarîfe, Ömer b. Ali İbni'l-Fârız, Ebû Sa‘îd Fazlullah b. Ebi'l-Hayr, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Emîr Hüsrev Dihlevî, Şevket-i Buhârî, Enverî, Hâkānî
Osmanlının İbn Arabî'si olarak tanınmış Şeyh Abdullah Salahaddîn-i Uşşâkî, Osmanlıda Ekberî geleneğe mensub önemli zâtlardan biridir. Salâhî birçok mensur ve manzum eser kaleme almış velûd sûfîlerdendir. Bunun yanı sıra Halvetî-Uşşâkî tarîkatinde “pîr-i sâlis” kabul edilmesine rağmen: “Yolların hepsi Hakk'a çıkar.” fehvasınca kendisinden önce gelen meşreb ve tarîkati çeşitli; Hz. Ali'den Mevlânâ'ya, Eşrefoğlu Rûmî'den Niyâzî-i Mısrî'ye kadar pek çok kadîm şâirin şiirine şerhler yazmıştır.
Klâsik edebiyatımızda yer tutan bu öncü metin ve şiir şerhlerinden sonra Salâhî'nin kendisi de geçmiş ile gelecek arasında bir berzah vazifesini îfâ eden şârih olarak anıldı. Bu kitapta Salâhî'nin şu zâtların şiirlerine yazmış olduğu şerhlerini okuyacaksınız:
Hz. Ali b. Ebî Tâlib, Eşrefoğlu Rûmî, Âşık Ömer, İsmail Hakkı Bursevî, Muhammed Nasûhî, Niyâzî-i Mısrî, Cemâleddîn-i Uşşâkî, Hoca Nasreddîn Zarîfe, Ömer b. Ali İbni'l-Fârız, Ebû Sa‘îd Fazlullah b. Ebi'l-Hayr, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Emîr Hüsrev Dihlevî, Şevket-i Buhârî, Enverî, Hâkānî