Kızlar, oğullar, anneler, babalar, nineler, dedeler, torunlar… Hepsi yollara düştüler. Bir gemiyle geçtiler tarih suyundan. Onlar yerlerinden koptu ama yürekleri hep orada kaldı.
Birinci kuşak mübadiller; konuşmadılar, anlatmadılar, sustular. Acılarını saksıların içindeki vatan toprağına veya suyuna gömdüler. Mübadil olduklarını gizlediler. Küçümsendiler, duymamış gibi yapan, gelmemiş gibi yapan insanların kuşağıydı onlar… Birinci kuşak geçmişini tüketmişti.
Yeni toprak, yeni tohum, yeni kuşak... Geçmiş; bende kalsın, bulaşmasın çocuğuma torunuma, onlar buralı olacak dediler.
Üçüncü kuşak; sormaya, konuşamaya, atalarının izini sürüp yazmaya başladı. Aynı acılar bir daha yaşanmasın, tarihten ders alınsın diye...
Kızlar, oğullar, anneler, babalar, nineler, dedeler, torunlar… Hepsi yollara düştüler. Bir gemiyle geçtiler tarih suyundan. Onlar yerlerinden koptu ama yürekleri hep orada kaldı.
Birinci kuşak mübadiller; konuşmadılar, anlatmadılar, sustular. Acılarını saksıların içindeki vatan toprağına veya suyuna gömdüler. Mübadil olduklarını gizlediler. Küçümsendiler, duymamış gibi yapan, gelmemiş gibi yapan insanların kuşağıydı onlar… Birinci kuşak geçmişini tüketmişti.
Yeni toprak, yeni tohum, yeni kuşak... Geçmiş; bende kalsın, bulaşmasın çocuğuma torunuma, onlar buralı olacak dediler.
Üçüncü kuşak; sormaya, konuşamaya, atalarının izini sürüp yazmaya başladı. Aynı acılar bir daha yaşanmasın, tarihten ders alınsın diye...