Üniversite Ortaçağdan bu yana varlığını sürdürebilen ender kurumlardan biridir. Bu durum üniversitelerin yalnızca istikrar dönemlerinde değil, kriz dönemlerinde de dönüşümlere yanıt verebilme yeteneklerinin bir göstergesidir. 21. Yüzyılda da üniversiteler yükseköğretimde paradigma değişimi ile birlikte kimliklerini yeniden kurmak ve misyonlarını tekrar tanımlamak durumunda kalmaktadır. Kitleselleşme ve uluslararasılaşma, geleneksel olarak yükseköğretim sistemlerinin ve kurumlarının dayandığı iki temel dayanağı sarsmaktadır. Üniversiteler belirli bir kitleye hitap eden (elitist) ve ulusal kültürün gelişmesinde etkin rol oynayan (ulusal) kurumlar iken günümüzde bu kabuller tamamen değişmiş durumdadır. Geçtiğimiz yüzyılın sonlarında yaşanan kitleselleşme hareketi ile birlikte üniversitelerin öğrenci sayılarında hızlı bir artışın yanı sıra hitap ettiği öğrenci kompozisyonu da çeşitlenmiştir. Bu demografik kayma yükseköğretimin içeriği, yöntemleri ve kalitesi açısından çok önemli sonuçlar doğurmaktadır. Eğitimin finansmanın sağlanması, eğiticilerin nicelik ve nitelik olarak yeterliliği, hızlı örgütsel büyümeyi yönetme kapasitesi gibi devasa sorun alanları "kalite" konusunda üniversiteleri baş etmesi zor bir konumda bırakmaktadır. Bu çalışmada yükseköğretimde "kitleselleşme-kalite denklemi" farklı boyutlarıyla ve uygulamadan deneyimlerle irdelenmeye çalışılmaktadır. Kitabın yükseköğretimde kalite konusuna ilgi duyan okuyuculara genel bir perspektif sunması ve Türkiye'de son yıllarda gelişmekte olan yükseköğretim literatürüne katkı sağlaması dileklerimle..
Üniversite Ortaçağdan bu yana varlığını sürdürebilen ender kurumlardan biridir. Bu durum üniversitelerin yalnızca istikrar dönemlerinde değil, kriz dönemlerinde de dönüşümlere yanıt verebilme yeteneklerinin bir göstergesidir. 21. Yüzyılda da üniversiteler yükseköğretimde paradigma değişimi ile birlikte kimliklerini yeniden kurmak ve misyonlarını tekrar tanımlamak durumunda kalmaktadır. Kitleselleşme ve uluslararasılaşma, geleneksel olarak yükseköğretim sistemlerinin ve kurumlarının dayandığı iki temel dayanağı sarsmaktadır. Üniversiteler belirli bir kitleye hitap eden (elitist) ve ulusal kültürün gelişmesinde etkin rol oynayan (ulusal) kurumlar iken günümüzde bu kabuller tamamen değişmiş durumdadır. Geçtiğimiz yüzyılın sonlarında yaşanan kitleselleşme hareketi ile birlikte üniversitelerin öğrenci sayılarında hızlı bir artışın yanı sıra hitap ettiği öğrenci kompozisyonu da çeşitlenmiştir. Bu demografik kayma yükseköğretimin içeriği, yöntemleri ve kalitesi açısından çok önemli sonuçlar doğurmaktadır. Eğitimin finansmanın sağlanması, eğiticilerin nicelik ve nitelik olarak yeterliliği, hızlı örgütsel büyümeyi yönetme kapasitesi gibi devasa sorun alanları "kalite" konusunda üniversiteleri baş etmesi zor bir konumda bırakmaktadır. Bu çalışmada yükseköğretimde "kitleselleşme-kalite denklemi" farklı boyutlarıyla ve uygulamadan deneyimlerle irdelenmeye çalışılmaktadır. Kitabın yükseköğretimde kalite konusuna ilgi duyan okuyuculara genel bir perspektif sunması ve Türkiye'de son yıllarda gelişmekte olan yükseköğretim literatürüne katkı sağlaması dileklerimle..