Bu kitap bir yaşayamama kılavuzudur. Yaşamın nasıl yaşayamadığımıza göre şekillendiğine inanan birisi olarak, kimi bizden önce yaşayamamış olan kimi de bizimle aynı çağda yaşayamamaya devam eden düşünür ve yazarların izdüşümünde bir yaşayamama öyküsüdür diyebilirim elinizdeki kitap için. Çoğumuzun yaşamı hep bir şeyler olmasının kenarında geçer, hatta olmaması o kadar yavaştır ki, oluyor zannederiz. Goethe'nin ifadesiyle o an gidecek bir yerimiz/ yaşayacak bir şeyimiz olsa koşa koşa gideceğimizi/yapacağımızı ama sorunun tam da burada yattığını düşünüyorum.
Biraz daha açacak olursak, diyebilirim ki, insanı diğer canlılardan ayıran en temel şey, konuşması, düşünmesi değil de ihtiyaçlarıdır. Tüm canlılar ihtiyaç duydukları şeyleri bilirler ve o ihtiyacını duydukları şeyi ararlar, insan ise neye ihtiyaç duyduğunu arar. İhtiyaçlarıyla gerçekler arasındaki sürtüşmeden arzuları doğar. Bundan olacak ki, uyanmaktan tekrar uyuyana kadarki tüm eylemlerimiz aslında birer gerçekleştirememedir. Uyanırken aslında uyuyamadığımızı, çalışırken aslında hiç dinlenemediğimizi, dinlenirken aslında hiç yorulmadığımızı hissetmemizin kökeninde bu gerçekleşememe yatar. Pessoa'nın ifadeleriyle söyleyecek olursak, kendimiz hakkında bir şey bilmemek yaşamak olurdu ve bu hâlimizle bizler yaşamaktan çok uzağız.
Bu kitap bir yaşayamama kılavuzudur. Yaşamın nasıl yaşayamadığımıza göre şekillendiğine inanan birisi olarak, kimi bizden önce yaşayamamış olan kimi de bizimle aynı çağda yaşayamamaya devam eden düşünür ve yazarların izdüşümünde bir yaşayamama öyküsüdür diyebilirim elinizdeki kitap için. Çoğumuzun yaşamı hep bir şeyler olmasının kenarında geçer, hatta olmaması o kadar yavaştır ki, oluyor zannederiz. Goethe'nin ifadesiyle o an gidecek bir yerimiz/ yaşayacak bir şeyimiz olsa koşa koşa gideceğimizi/yapacağımızı ama sorunun tam da burada yattığını düşünüyorum.
Biraz daha açacak olursak, diyebilirim ki, insanı diğer canlılardan ayıran en temel şey, konuşması, düşünmesi değil de ihtiyaçlarıdır. Tüm canlılar ihtiyaç duydukları şeyleri bilirler ve o ihtiyacını duydukları şeyi ararlar, insan ise neye ihtiyaç duyduğunu arar. İhtiyaçlarıyla gerçekler arasındaki sürtüşmeden arzuları doğar. Bundan olacak ki, uyanmaktan tekrar uyuyana kadarki tüm eylemlerimiz aslında birer gerçekleştirememedir. Uyanırken aslında uyuyamadığımızı, çalışırken aslında hiç dinlenemediğimizi, dinlenirken aslında hiç yorulmadığımızı hissetmemizin kökeninde bu gerçekleşememe yatar. Pessoa'nın ifadeleriyle söyleyecek olursak, kendimiz hakkında bir şey bilmemek yaşamak olurdu ve bu hâlimizle bizler yaşamaktan çok uzağız.