Ölümünden bir yıl önce, 1947 yılında basılan “Sırça Köşk”, Sabahattin Ali'nin toplumu tüm gerçekliğiyle yansıtan öykü ve masallarından oluşmaktadır. Bu kitabı okurken Anadolu insanının yaşamını en ince detaylarıyla öğrenecek, toplumsal sorunlara Sabahattin Ali'nin kaleminden dökülen duru ve akıcı cümleler arasından bakacaksınız.
“Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.”
“Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip"
Ölümünden bir yıl önce, 1947 yılında basılan “Sırça Köşk”, Sabahattin Ali'nin toplumu tüm gerçekliğiyle yansıtan öykü ve masallarından oluşmaktadır. Bu kitabı okurken Anadolu insanının yaşamını en ince detaylarıyla öğrenecek, toplumsal sorunlara Sabahattin Ali'nin kaleminden dökülen duru ve akıcı cümleler arasından bakacaksınız.
“Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.”
“Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip"