Bu araştırmada esas olarak XVI.-XIX. yüzyıllar aralığında bölgenin genel durumu ortaya konularak, bu genel çerçevenin içerisinde bilhassa XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bölgede kurulan yeni yerleşim birimlerinin idari, sosyal ve ekonomik yapısı anlaşılmaya çalışılmıştır. Kullanılan arşiv malzemesi ve edinilen yerel bilgiler, bahsi geçen yeni iskânın, çoğunluğu Kuzey Suriye, Hatay, Adana, Mersin hattından ve bir kısmı Orta Anadolu içlerinden gelen Türkmen aşiretlerinin sürgünü ile gerçekleştiğini göstermektedir. Söz konusu sürgün ve iskânın sadece inceleme alanımız olan bölgeye değil neredeyse bütün Batı Anadolu sahasına ya da bu sahalardaki metruk bölgelere gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu şekilde sözü edilen metruk kır iskân sahalarında, ağırlıklı olarak hayvancılık ve bunun yamsıra kendilerine yetecek kadar tarım faaliyetlerinin gerçekleştirildiği yeni yerleşim birimleri teşekkül etmiştir ki bu, araştırma bölgemizde XVI. yüzyıla göre nüfus ve yerleşim birimi ve dolayısıyla sosyal ve ekonomik faaliyetlerin beş kattan fazla artığım göstermektedir. Kuzey Suriye-Çukurova hattmdaki Türkmen aşiretlerin bilhassa yaylak-kışlak yetmezliği sebebiyle XVII. yüzyılın başlarında ve sonlarına doğru Batı Anadolu'ya doğru göç arzusunda oldukları, ancak bunda Aneze ve Şammar gibi Arap aşiretlerinin Suriye'nin kuzeyine doğru baskı ve yayılmalarının da etkili olduğu belirtiliyor ki, söz konusu hattan Batı Anadolu'ya ve dolayısıyla inceleme sahamız olan Sirge Kazası sahasına göçürülen aşiretlerin hareketlenmesinin de benzer sebeplerden kaynaklandığı söylenebilir. Aslında Kuzey Suriye hattına Türken aşiretleri yerleştirerek kuzeye doğru taşan Arap aşiretlerinin önüne set oluşturmaya çalışan devlet, bazen aşiretler arası çatışmayı önlemek maksadıyla da sürgün siyaseti izlemiş görünüyor. Nihayetinde bu siyasetin, Batı Anadolu sahasında birçok yeni yerleşim biriminin oluşmasına zemin hazırlamış olduğu söylenebilir. Benzer şekilde XVI. ve hatta XVII. yüzyıllarda 4-5 köyün bulunduğu bir coğrafyada, belirtilen sahalardan gelen aşiretlerin yerleşmesiyle peyderpey kurulan 22 köy ve konar-göçer hayatı sürdüren 5-6 aşiret, merkezî konumu sebebiyle Sirge köyü etrafında bir kaza merkezi oluşturmuştur.
Bu araştırmada esas olarak XVI.-XIX. yüzyıllar aralığında bölgenin genel durumu ortaya konularak, bu genel çerçevenin içerisinde bilhassa XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bölgede kurulan yeni yerleşim birimlerinin idari, sosyal ve ekonomik yapısı anlaşılmaya çalışılmıştır. Kullanılan arşiv malzemesi ve edinilen yerel bilgiler, bahsi geçen yeni iskânın, çoğunluğu Kuzey Suriye, Hatay, Adana, Mersin hattından ve bir kısmı Orta Anadolu içlerinden gelen Türkmen aşiretlerinin sürgünü ile gerçekleştiğini göstermektedir. Söz konusu sürgün ve iskânın sadece inceleme alanımız olan bölgeye değil neredeyse bütün Batı Anadolu sahasına ya da bu sahalardaki metruk bölgelere gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu şekilde sözü edilen metruk kır iskân sahalarında, ağırlıklı olarak hayvancılık ve bunun yamsıra kendilerine yetecek kadar tarım faaliyetlerinin gerçekleştirildiği yeni yerleşim birimleri teşekkül etmiştir ki bu, araştırma bölgemizde XVI. yüzyıla göre nüfus ve yerleşim birimi ve dolayısıyla sosyal ve ekonomik faaliyetlerin beş kattan fazla artığım göstermektedir. Kuzey Suriye-Çukurova hattmdaki Türkmen aşiretlerin bilhassa yaylak-kışlak yetmezliği sebebiyle XVII. yüzyılın başlarında ve sonlarına doğru Batı Anadolu'ya doğru göç arzusunda oldukları, ancak bunda Aneze ve Şammar gibi Arap aşiretlerinin Suriye'nin kuzeyine doğru baskı ve yayılmalarının da etkili olduğu belirtiliyor ki, söz konusu hattan Batı Anadolu'ya ve dolayısıyla inceleme sahamız olan Sirge Kazası sahasına göçürülen aşiretlerin hareketlenmesinin de benzer sebeplerden kaynaklandığı söylenebilir. Aslında Kuzey Suriye hattına Türken aşiretleri yerleştirerek kuzeye doğru taşan Arap aşiretlerinin önüne set oluşturmaya çalışan devlet, bazen aşiretler arası çatışmayı önlemek maksadıyla da sürgün siyaseti izlemiş görünüyor. Nihayetinde bu siyasetin, Batı Anadolu sahasında birçok yeni yerleşim biriminin oluşmasına zemin hazırlamış olduğu söylenebilir. Benzer şekilde XVI. ve hatta XVII. yüzyıllarda 4-5 köyün bulunduğu bir coğrafyada, belirtilen sahalardan gelen aşiretlerin yerleşmesiyle peyderpey kurulan 22 köy ve konar-göçer hayatı sürdüren 5-6 aşiret, merkezî konumu sebebiyle Sirge köyü etrafında bir kaza merkezi oluşturmuştur.