Bir ilkyaz günü sabahında bahçemdeki zerdali ağacının dibindeyim. Gökyüzüne bakarken dalmışım. Gökyüzü kıpırtısız, deniz bir masmavi. Gün ışığından yıldızlar görünmüyor. Çevrem, Kedidağı'nın ardında bitiyor. Hava açık saydam. Göz eriminde yaprak bile kımıldamıyor. Oyunu batı ucundan çıkan bir bulut kümesi bozuyor. Çünkü pamuk yığınını andıran o bulutlar görünecek biçimde deviniyorlar. Kıyıları yangın, ortası şişkin bulutların. Sanki Afrodit çıkacak içinden. Afrodit çıkmadı ama bulut üçe bölündü.
Bir ilkyaz günü sabahında bahçemdeki zerdali ağacının dibindeyim. Gökyüzüne bakarken dalmışım. Gökyüzü kıpırtısız, deniz bir masmavi. Gün ışığından yıldızlar görünmüyor. Çevrem, Kedidağı'nın ardında bitiyor. Hava açık saydam. Göz eriminde yaprak bile kımıldamıyor. Oyunu batı ucundan çıkan bir bulut kümesi bozuyor. Çünkü pamuk yığınını andıran o bulutlar görünecek biçimde deviniyorlar. Kıyıları yangın, ortası şişkin bulutların. Sanki Afrodit çıkacak içinden. Afrodit çıkmadı ama bulut üçe bölündü.