Sivil toplum kavramının içeriği aydınlatılmaya çalışıldığında, birbirine karşıt değişik tanımlara ulaşılabilir. Sivil toplum kavramının irdelenmesi sonucunda birçok otoritenin aklına gelen çerçeve, gönüllü dernekler, kitle iletişim araçları, mesleki dernekler, sendikalar ve benzeri kuruluşlardaki kamusal katılım alanıdır. Hegel'e göre, sivil toplum, birey (ya da aile) ile devlet arasında yer alır. Bazı düşünürlere göre ise, devleti dengeleyici bir karşı alanı oluşturur. Oysa, Gramsci'ye göre de, son kertede devletin desteklerinden birisidir bu alan. Ama genel olarak sivil toplum, toplumsal hareketlerin ve yurttaşlık kavramının dinamik tarafı olarak görülmüştür. Günümüzde medyanın "Sivil Toplum Kuruluşları"na gönderme yapmadığı gün yok gibidir. Bu üç sözcük ve kısaltması (STK), hem bir "çanta sözcük", hem de bir sembol olmuşlardır. Bu bağlamda, sözcüğün kendisi ve ifade ettiği düşünce sürekli gelişmiş, yaygınlaşmış ve Kuzey'den Güney'e yeniden sahiplenilmiştir. Bununla birlikte, 20. yüzyılın gerçek bir yeniliği olan bu sosyolojik olgu, abartılı övgülerden ve ölçüsüz eleştirilerden de payına düşeni almıştır. Paris -I- Panthéon (Sorbonne) Üniversitesi Siyaset Bilimi öğretim üyesi Philippe Ryfman bu kitabında, statüsü iyi tanımlanmamış ve sonuç olarak iyi tanınmayan bu yapıları, felsefi, tarihsel ve ekonomik temelleri irdeleyerek aydınlatmaya çalışıyor.
Sivil toplum kavramının içeriği aydınlatılmaya çalışıldığında, birbirine karşıt değişik tanımlara ulaşılabilir. Sivil toplum kavramının irdelenmesi sonucunda birçok otoritenin aklına gelen çerçeve, gönüllü dernekler, kitle iletişim araçları, mesleki dernekler, sendikalar ve benzeri kuruluşlardaki kamusal katılım alanıdır. Hegel'e göre, sivil toplum, birey (ya da aile) ile devlet arasında yer alır. Bazı düşünürlere göre ise, devleti dengeleyici bir karşı alanı oluşturur. Oysa, Gramsci'ye göre de, son kertede devletin desteklerinden birisidir bu alan. Ama genel olarak sivil toplum, toplumsal hareketlerin ve yurttaşlık kavramının dinamik tarafı olarak görülmüştür. Günümüzde medyanın "Sivil Toplum Kuruluşları"na gönderme yapmadığı gün yok gibidir. Bu üç sözcük ve kısaltması (STK), hem bir "çanta sözcük", hem de bir sembol olmuşlardır. Bu bağlamda, sözcüğün kendisi ve ifade ettiği düşünce sürekli gelişmiş, yaygınlaşmış ve Kuzey'den Güney'e yeniden sahiplenilmiştir. Bununla birlikte, 20. yüzyılın gerçek bir yeniliği olan bu sosyolojik olgu, abartılı övgülerden ve ölçüsüz eleştirilerden de payına düşeni almıştır. Paris -I- Panthéon (Sorbonne) Üniversitesi Siyaset Bilimi öğretim üyesi Philippe Ryfman bu kitabında, statüsü iyi tanımlanmamış ve sonuç olarak iyi tanınmayan bu yapıları, felsefi, tarihsel ve ekonomik temelleri irdeleyerek aydınlatmaya çalışıyor.