Siyaset dünyamızın temel meseleleri arasında şimdiye kadar demokrasi, iktidar, hükümet, hizmet, başarı/başarısızlık, güven/güvensizlik, skandal, polemik ve daha pek çok benzer konu ağırlıklı olarak tartışılan satır başlarıydı. Oysa günümüzde, siyasetin en temel sorusu hatta meselesi, hiç şüphesiz ‘iletişim'dir. Siyasete dair sözü edilen ve edilebilecek hemen her meselenin ontolojik olarak temelinde ‘iletişimsizlik' aranmalıdır. Çünkü anayasal olarak seçim sistemlerine dayalı her türlü demokratik siyasî sistemin başarısı ve sürdürülebilirliği, seçenler ve seçilenler arasındaki siyasî iletişimin etkinliğine, kalitesine ve deontolojisine bağlıdır. Bu süreç tabiatıyla seçim dönemlerinin sonunda değil daha başından itibaren ortaya çıkan ve geleceğini şekillendiren karmaşık bir yapıdır.
Sosyal bilimlerin birçok uğraş alanında olduğu gibi, siyasî iletişimin de kimi zaman paradoksal, kimi zaman özündeki belirsizlikleri yüzünden anlaşılamamış pek çok tartışması bulunmaktadır. Her seçim döneminde bir ya da birkaç adayın arkasındaki “rüzgar”dan, seçmenin bu sefer ne yapacağından, neden böyle davrandığından, ne mesaj verdiğinden bahsedilir. Bu sorulardan bir kısmı, bir sonraki seçime kadar bile devam edebilen ve temelinde iletişim süreçlerinin anlaşılamaması ve uygulanamamasından kaynaklanan tartışmalardır.
Bu çalışma, 2009 Ankara Yerel Seçimleri sürecini siyasî iletişim kavramları açısından incelemeye yönelik olarak, seçmenin kararında etkili olan, adayların imajını belirleyen faktörlerin ne olduğu, nasıl değiştiği üzerine odaklanmaktadır. Böylelikle, hem seçilenler hem de seçenler açısından, siyasî iletişimde ortaya çıkan sorunların tespiti ve çözümü, daha sağlıklı bir seçim atmosferinin oluşumu için alan araştırmasına dayalı veriler yoluyla yeni bir imkân sunulmaya çalışılmaktadır.
Siyaset dünyamızın temel meseleleri arasında şimdiye kadar demokrasi, iktidar, hükümet, hizmet, başarı/başarısızlık, güven/güvensizlik, skandal, polemik ve daha pek çok benzer konu ağırlıklı olarak tartışılan satır başlarıydı. Oysa günümüzde, siyasetin en temel sorusu hatta meselesi, hiç şüphesiz ‘iletişim'dir. Siyasete dair sözü edilen ve edilebilecek hemen her meselenin ontolojik olarak temelinde ‘iletişimsizlik' aranmalıdır. Çünkü anayasal olarak seçim sistemlerine dayalı her türlü demokratik siyasî sistemin başarısı ve sürdürülebilirliği, seçenler ve seçilenler arasındaki siyasî iletişimin etkinliğine, kalitesine ve deontolojisine bağlıdır. Bu süreç tabiatıyla seçim dönemlerinin sonunda değil daha başından itibaren ortaya çıkan ve geleceğini şekillendiren karmaşık bir yapıdır.
Sosyal bilimlerin birçok uğraş alanında olduğu gibi, siyasî iletişimin de kimi zaman paradoksal, kimi zaman özündeki belirsizlikleri yüzünden anlaşılamamış pek çok tartışması bulunmaktadır. Her seçim döneminde bir ya da birkaç adayın arkasındaki “rüzgar”dan, seçmenin bu sefer ne yapacağından, neden böyle davrandığından, ne mesaj verdiğinden bahsedilir. Bu sorulardan bir kısmı, bir sonraki seçime kadar bile devam edebilen ve temelinde iletişim süreçlerinin anlaşılamaması ve uygulanamamasından kaynaklanan tartışmalardır.
Bu çalışma, 2009 Ankara Yerel Seçimleri sürecini siyasî iletişim kavramları açısından incelemeye yönelik olarak, seçmenin kararında etkili olan, adayların imajını belirleyen faktörlerin ne olduğu, nasıl değiştiği üzerine odaklanmaktadır. Böylelikle, hem seçilenler hem de seçenler açısından, siyasî iletişimde ortaya çıkan sorunların tespiti ve çözümü, daha sağlıklı bir seçim atmosferinin oluşumu için alan araştırmasına dayalı veriler yoluyla yeni bir imkân sunulmaya çalışılmaktadır.