Chantal Mouffe, 200 yıl geride kalan Aydınlanma Felsefesinin eşitlik ve özgürlük düşüncesine karşı, içinde yaşadığımız çağa özgü yeni bir eşitlik ve özgürlük düşüncesi öneriyor: Çoğulculuğu, ve çoğul hakları içeren bir haklar mücadelesi... Bunun da radikal demokrasi çerçevesinde mümkün olduğunu öne sürüyor. Demokratik projenin radikal demokrasi açısından yeniden formüle edilmesi için, Aydınlanmanın hümanizm, rasyonolizm, evrenselcilik düşüncelerinin ve Neoliberallerle yeni muhafazakarların bireye/bireyciliğe dayanan özgürlük ve eşitlik kavramlarının terk edilmesi gerektiğini öne sürüyor. Mouffe, düşman kavramı yerine, muhalifliğin ve hasımlığın geçerli olduğu, tartışmacı, çoğulcu, uzlaşmaya dayalı bir çatışma düşüncesiyle özetlenen yeni bir demokrasi tanımı öneriyor. Radikal demokrasinin görevi, demokratik mücadeleleri ilişkilendirmektedir. Bunun için örneğin ırkçılığa karşı mücadelenin, cinsiyetçiliğe karşı mücadelenin, birbirleriyle kaynaşabilecekleri yeni pozisyonların yaratılmasına ihtiyaç vardır. İşçilerin çıkarları; kadınların, çocukların, evsizlerin, çevrenin, göçmenlerin nükleer karşılığının ya da tüketicilerin hakları pahasına savunulmamalıdır. İşçilerin haklarının savunulmasıyla, barınma hakkı savunusu, kadın hakkı savunusu, çocuk hakkı savunusu ya da tüketici hakkı savunusu bir denklik çerçevesinde düşünülmelidir. Her bir mücadelenin, mücadele olarak kabul edilebilmesi için öncelikle bunlar arasında bir denklik kurulmalıdır. Sadece bu koşullarda iktidara karşı yapılan mücadeleler gerçekten demokratik olur... Neo-liberalizmin her şeyi ekonomizme ve bireyciliğe indirgeyen uygulamalarını dağıtmak, aynı zamanda demokrasiye yani çoğul/çoğulcu mücadelelere yeni bir yaşam alanı sağlamaktadır.
Chantal Mouffe, 200 yıl geride kalan Aydınlanma Felsefesinin eşitlik ve özgürlük düşüncesine karşı, içinde yaşadığımız çağa özgü yeni bir eşitlik ve özgürlük düşüncesi öneriyor: Çoğulculuğu, ve çoğul hakları içeren bir haklar mücadelesi... Bunun da radikal demokrasi çerçevesinde mümkün olduğunu öne sürüyor. Demokratik projenin radikal demokrasi açısından yeniden formüle edilmesi için, Aydınlanmanın hümanizm, rasyonolizm, evrenselcilik düşüncelerinin ve Neoliberallerle yeni muhafazakarların bireye/bireyciliğe dayanan özgürlük ve eşitlik kavramlarının terk edilmesi gerektiğini öne sürüyor. Mouffe, düşman kavramı yerine, muhalifliğin ve hasımlığın geçerli olduğu, tartışmacı, çoğulcu, uzlaşmaya dayalı bir çatışma düşüncesiyle özetlenen yeni bir demokrasi tanımı öneriyor. Radikal demokrasinin görevi, demokratik mücadeleleri ilişkilendirmektedir. Bunun için örneğin ırkçılığa karşı mücadelenin, cinsiyetçiliğe karşı mücadelenin, birbirleriyle kaynaşabilecekleri yeni pozisyonların yaratılmasına ihtiyaç vardır. İşçilerin çıkarları; kadınların, çocukların, evsizlerin, çevrenin, göçmenlerin nükleer karşılığının ya da tüketicilerin hakları pahasına savunulmamalıdır. İşçilerin haklarının savunulmasıyla, barınma hakkı savunusu, kadın hakkı savunusu, çocuk hakkı savunusu ya da tüketici hakkı savunusu bir denklik çerçevesinde düşünülmelidir. Her bir mücadelenin, mücadele olarak kabul edilebilmesi için öncelikle bunlar arasında bir denklik kurulmalıdır. Sadece bu koşullarda iktidara karşı yapılan mücadeleler gerçekten demokratik olur... Neo-liberalizmin her şeyi ekonomizme ve bireyciliğe indirgeyen uygulamalarını dağıtmak, aynı zamanda demokrasiye yani çoğul/çoğulcu mücadelelere yeni bir yaşam alanı sağlamaktadır.