İlk üç kitabıyla halkın çok sevdiği ve aranan bir kitap serisi haline gelen Meral Demir imzalı Söğüt, okuyucuların bağrına bastığı bir “babaanne” figürü ile, Anadolu etiğini, Türk dilinin zenginlikleri olan, deyim, mecaz, atasözleri ve hatta kimi zaman -naif bir esvap giyinen- argo ifadelerle işleyerek muhteşem bir yapıt olmayı başardı. Ön kapağındaki “Huzuru olan, huzuruna çağırır” seslenişiyle adeta okurlarına “Yine ben geldim” diyen babaanne (Söğüt 4), her şiirinde yeniden iliklere işlemeye namzet.
Mısralarıyla okuyanı derinlere sürükleyen, kah gülümseten, kah yaşamın gerçekleriyle yüzleştiren, ancak çokça bir ATA bilgeliğiyle, yaşamın kavurucu ateşinde bir Söğüt gölgesi arayanları, bir Söğüt gölgesi serinliği, bir Söğüt gölgesi huzuru, bir Söğüt gölgesi dinginliğiyle kucaklayarak, arka kapağında şöyle diyor:
"Taşı sıkınca suyu çıkaran ya yolu bilendir; ya yordamı bulan...
Onu bunu taşlar durur ancak, yerinde duran...
Boş tenekenin tımbırtısı çok çıkar kızım...
Bırak it ürüsün; nasıl olsa olur, olacak olan..."
Haydi o halde söğütle demlenmeye, söğütle dinlenmeye…
İlk üç kitabıyla halkın çok sevdiği ve aranan bir kitap serisi haline gelen Meral Demir imzalı Söğüt, okuyucuların bağrına bastığı bir “babaanne” figürü ile, Anadolu etiğini, Türk dilinin zenginlikleri olan, deyim, mecaz, atasözleri ve hatta kimi zaman -naif bir esvap giyinen- argo ifadelerle işleyerek muhteşem bir yapıt olmayı başardı. Ön kapağındaki “Huzuru olan, huzuruna çağırır” seslenişiyle adeta okurlarına “Yine ben geldim” diyen babaanne (Söğüt 4), her şiirinde yeniden iliklere işlemeye namzet.
Mısralarıyla okuyanı derinlere sürükleyen, kah gülümseten, kah yaşamın gerçekleriyle yüzleştiren, ancak çokça bir ATA bilgeliğiyle, yaşamın kavurucu ateşinde bir Söğüt gölgesi arayanları, bir Söğüt gölgesi serinliği, bir Söğüt gölgesi huzuru, bir Söğüt gölgesi dinginliğiyle kucaklayarak, arka kapağında şöyle diyor:
"Taşı sıkınca suyu çıkaran ya yolu bilendir; ya yordamı bulan...
Onu bunu taşlar durur ancak, yerinde duran...
Boş tenekenin tımbırtısı çok çıkar kızım...
Bırak it ürüsün; nasıl olsa olur, olacak olan..."
Haydi o halde söğütle demlenmeye, söğütle dinlenmeye…