‘Emperyalizm Aleyhine Mücadele Etmek Vicdanı Olan İnsanlara Bir Vazifedir.'
- Gazi Mustafa Kemal Paşa (18 Nisan 1921, Hakimiyeti-Milliye)
Osmanlı Devleti, 1969 Viyana bozgunu sonrası, psikolojik üstünlüğünü de kaybetmiş, taarruz etme sırası Avrupa ve Rusya'ya geçmiştir. Avrupalı ve Rusların bu çalışmaları çok geçmeden semeresini gösterdi ve Osmanlı Devleti, bünyesinden farklı dinler ve milliyetler birer birer bağımsızlıklarına kavuştular.
Osmanlı Devleti, Pan-İslamizme sarıldıysa da İngilizlerin Arap dünyası içerisindeki etkin gücü karşısında bu ideoloji de hiçbir işe yaramadı.
Osmanlı Devleti son çareyi yine Türklere sarılmakta bulmuştu, bunun için de ‘Pan-Türkizm' İcat edildi, Türk unsurlarının Avrupa'ya ve Osmanlı tarafından ayartılmasına karşı bir atak olarak Rusya Müslüman Kürtleri de kışkırtmak için ‘Kürdoloji'yi icat etti.
Yavuz Sultan Selim-Şah İsmail savaşı dönemi ve sonrasında, Doğu ve Güneydoğuda yaşanan Türkmenlerin bütün mal varlıkları, Kürtlere geçti. Türkmenler, bu zulümlerden kurtulmak için ya Tebriz'e ya en ücra köşelere kaçtılar yada Kürtleştiler. Kürtlerden oluşan Hamidiye Alaylarının sadece Türkmenlere değil, bölgedeki tüm azınlıklara büyük zulümler ettiği, hemen hemen bütün araştırmacılar tarafından alabildiğince eleştirilerek vurgulanmaktadır.
‘Kürt meselesi', ‘Ermeni meselesi' İle birlikte nöbetleşe önümüze getirilmektedir. Bu ‘meseleleri' yukarda belirttiğimiz emperyalist planlardan ayrı düşünürsek, ne sorunu anlayabilir, ne de çözümü için bir arpa boyu yol alabiliriz.
Kendilerinin ‘sol' olduğunu iddia eden birtakım çevrelerin tavrı ise önceleri küçümseme ve muhatap kabul etmeme, hatta saldırılardan ötürü düşman sayma; PKK geliştikçe ‘ nötr', ‘tarafsız' kalma nihayetinde ise PKK'nın kuyruğuna takılma, onun yörüngesine girme şeklinde olmuştur. Bülent Başısarıklı'nın derli toplu bilgileri bir araya getirdiği bu çalışmasını yayınlayarak, hem yayın literatürüne katkıda bulunmayı hem de araştırmacıların ve bilgi sahibi olmaya çalışanların hizmetine böyle geniş bir çalışmayı sunmayı hedefledik.
‘Emperyalizm Aleyhine Mücadele Etmek Vicdanı Olan İnsanlara Bir Vazifedir.'
- Gazi Mustafa Kemal Paşa (18 Nisan 1921, Hakimiyeti-Milliye)
Osmanlı Devleti, 1969 Viyana bozgunu sonrası, psikolojik üstünlüğünü de kaybetmiş, taarruz etme sırası Avrupa ve Rusya'ya geçmiştir. Avrupalı ve Rusların bu çalışmaları çok geçmeden semeresini gösterdi ve Osmanlı Devleti, bünyesinden farklı dinler ve milliyetler birer birer bağımsızlıklarına kavuştular.
Osmanlı Devleti, Pan-İslamizme sarıldıysa da İngilizlerin Arap dünyası içerisindeki etkin gücü karşısında bu ideoloji de hiçbir işe yaramadı.
Osmanlı Devleti son çareyi yine Türklere sarılmakta bulmuştu, bunun için de ‘Pan-Türkizm' İcat edildi, Türk unsurlarının Avrupa'ya ve Osmanlı tarafından ayartılmasına karşı bir atak olarak Rusya Müslüman Kürtleri de kışkırtmak için ‘Kürdoloji'yi icat etti.
Yavuz Sultan Selim-Şah İsmail savaşı dönemi ve sonrasında, Doğu ve Güneydoğuda yaşanan Türkmenlerin bütün mal varlıkları, Kürtlere geçti. Türkmenler, bu zulümlerden kurtulmak için ya Tebriz'e ya en ücra köşelere kaçtılar yada Kürtleştiler. Kürtlerden oluşan Hamidiye Alaylarının sadece Türkmenlere değil, bölgedeki tüm azınlıklara büyük zulümler ettiği, hemen hemen bütün araştırmacılar tarafından alabildiğince eleştirilerek vurgulanmaktadır.
‘Kürt meselesi', ‘Ermeni meselesi' İle birlikte nöbetleşe önümüze getirilmektedir. Bu ‘meseleleri' yukarda belirttiğimiz emperyalist planlardan ayrı düşünürsek, ne sorunu anlayabilir, ne de çözümü için bir arpa boyu yol alabiliriz.
Kendilerinin ‘sol' olduğunu iddia eden birtakım çevrelerin tavrı ise önceleri küçümseme ve muhatap kabul etmeme, hatta saldırılardan ötürü düşman sayma; PKK geliştikçe ‘ nötr', ‘tarafsız' kalma nihayetinde ise PKK'nın kuyruğuna takılma, onun yörüngesine girme şeklinde olmuştur. Bülent Başısarıklı'nın derli toplu bilgileri bir araya getirdiği bu çalışmasını yayınlayarak, hem yayın literatürüne katkıda bulunmayı hem de araştırmacıların ve bilgi sahibi olmaya çalışanların hizmetine böyle geniş bir çalışmayı sunmayı hedefledik.