"Son Levantenler" adını verdiğim bu eserimi sadece vapur acentesi olarak ticari faaliyet gösteren ve sayıları giderek azalan o gizemli dünyanın denizci insanlarına ve ailelerine adıyorum. Onlar bir asır öncesinde "Vapur Acenteleri" olarak anılıyordu.
"Son Levantenler", benim Yapı Kredi Sanat yayıncılık tarafından neşredilen ortak imzalı "Osmanlı Saray Ressamı Fausto Zonaro" isimli eserimden sonraki onaltıncı kitabım olmakta. Böyle bir eseri tasarlarken, yüz yılı aşan bir maziden günümüze dek bazı örnekleri seçerek çalışmalar yaptım. Bu çalışmalarım sırasında son derece zengin bir sosyal toplum tarihiyle karşılaştığımı gördüm. O zaman çalışmalarımı limanlardaki ticaret yaşamının bireyleri olan gemi acentelerinden de ötelere yayarak, onlarla ticari ilişkileri olan diğer meslek dallarına doğru genişlettim.
19. yy.'ın ikinci yarısından itibaren Vapur Donatanları ve Gemi Acenteleri gibi ticari bir denizcilik işlevini üstlenerek ticaret yaşamının vazgeçilmez ögeleri haline gelmiş olan levantenler ve Avrupalı göçmen tüccarlar mesleki faaliyetlerini Galata - Tophane ve kısmen de Sirkeci üçgeninde icra etseler de, hepsinin bir aile yaşamı vardı. Kimi Boğaz'da, bazıları Moda'da, fakat çoğunluğu Beyoğlu çevresinde yaşıyorlardı.
İzmirli levantenlerin ve Avrupalılar'ın vazgeçemediği semtler ise Bornova ve Buca'ydı. İskenderun ve Mersin'de bir başka renkli yaşam vardı.
Eseri okuyanlar sayfalar ilerledikçe, Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yy. ikinci yarısından başlayarak insan manazaralarının kökleriyle birlikte nasıl değişime uğradığına da tanık olacaklardır. Bunun adı, sonu gelmeyen göçlerdir!
Gerçek anlamında göç edenler de, bir Levanten değil midirler? Bu öykü, bir asırdan fazla süren bir yaşamın renklerini sergiliyor. Bir asır sonrasında hiçbirimiz hayatta olmayacağız, olamayacağız. Fakat bu eser denizde bir yudum dahi de olsa, bir yerlerde, kütüphanelerde hep var olacak. Bizler bugünkü ev sahipleriydik. Yarın kimler evsahipliği yapacaksa, bu evreni onlara bırakıyoruz.
"Son Levantenler" adını verdiğim bu eserimi sadece vapur acentesi olarak ticari faaliyet gösteren ve sayıları giderek azalan o gizemli dünyanın denizci insanlarına ve ailelerine adıyorum. Onlar bir asır öncesinde "Vapur Acenteleri" olarak anılıyordu.
"Son Levantenler", benim Yapı Kredi Sanat yayıncılık tarafından neşredilen ortak imzalı "Osmanlı Saray Ressamı Fausto Zonaro" isimli eserimden sonraki onaltıncı kitabım olmakta. Böyle bir eseri tasarlarken, yüz yılı aşan bir maziden günümüze dek bazı örnekleri seçerek çalışmalar yaptım. Bu çalışmalarım sırasında son derece zengin bir sosyal toplum tarihiyle karşılaştığımı gördüm. O zaman çalışmalarımı limanlardaki ticaret yaşamının bireyleri olan gemi acentelerinden de ötelere yayarak, onlarla ticari ilişkileri olan diğer meslek dallarına doğru genişlettim.
19. yy.'ın ikinci yarısından itibaren Vapur Donatanları ve Gemi Acenteleri gibi ticari bir denizcilik işlevini üstlenerek ticaret yaşamının vazgeçilmez ögeleri haline gelmiş olan levantenler ve Avrupalı göçmen tüccarlar mesleki faaliyetlerini Galata - Tophane ve kısmen de Sirkeci üçgeninde icra etseler de, hepsinin bir aile yaşamı vardı. Kimi Boğaz'da, bazıları Moda'da, fakat çoğunluğu Beyoğlu çevresinde yaşıyorlardı.
İzmirli levantenlerin ve Avrupalılar'ın vazgeçemediği semtler ise Bornova ve Buca'ydı. İskenderun ve Mersin'de bir başka renkli yaşam vardı.
Eseri okuyanlar sayfalar ilerledikçe, Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yy. ikinci yarısından başlayarak insan manazaralarının kökleriyle birlikte nasıl değişime uğradığına da tanık olacaklardır. Bunun adı, sonu gelmeyen göçlerdir!
Gerçek anlamında göç edenler de, bir Levanten değil midirler? Bu öykü, bir asırdan fazla süren bir yaşamın renklerini sergiliyor. Bir asır sonrasında hiçbirimiz hayatta olmayacağız, olamayacağız. Fakat bu eser denizde bir yudum dahi de olsa, bir yerlerde, kütüphanelerde hep var olacak. Bizler bugünkü ev sahipleriydik. Yarın kimler evsahipliği yapacaksa, bu evreni onlara bırakıyoruz.