Bu güzel kitapta bir “Yol” hikâyesi anlatılıyor.. Hayat yollarının hikâyesi… Bir uçak kazası olsa bile bir yere kadar gidip biten, sanki ayrı ayrıymış gibi duran ama birbirleriyle örülmüş kalbi kırık hayatlar ve doğdukları ülkeden kovulan güzel insanların hikâyesi. Birbirleriyle pekâlâ birlikte yaşayan, işi kardeş yakınlığına vardıran halkların hikâyesi. Sanki imtiyazlıların yeriymiş gibi duran ama zenginiyle yoksuluyla birbirlerine el uzatmış, birlikte sevinmeyi, üzülmeyi bilen insanların, üstüne titreyerek korudukları cennet adalarının hikâyesi. Daha da önemlisi, romanın daha birinci sayfasında ve sonra neredeyse her sayfada bir yenisiyle tanıştığımız çeşit çeşit kadınların hikâyesi... Hayatı organize etmede usta Noyemi, bir aşkın peşinde kendini helâk eden Kalyopi, kocaları göçüp gitmiş dul kadınlar, bir yaşlı kadına hizmet eden “Anna on damla”, tavernaların bülbülü “dört ayaklı Vasiliki”, erkekler dünyasının mesleği aşçılıkta hiçbir engele kulak asmadan ödüllü şef olan Necmiye... Nasıl severek okudum, karısını aldatanlara kızdım ama bir anlamda zarif, bıyık altı tebessümlü genç erkeklere ve onlara kapılan “diğer” kadınlara da ‘Ah, hayat' deyip hoşgörü gösterdim. Şimdi Andonya'nın ağzıyla diyorum ki, “Eh be pedimu, ancak bu kadar yazılırdı.” Ayşe Coşkun
Bu güzel kitapta bir “Yol” hikâyesi anlatılıyor.. Hayat yollarının hikâyesi… Bir uçak kazası olsa bile bir yere kadar gidip biten, sanki ayrı ayrıymış gibi duran ama birbirleriyle örülmüş kalbi kırık hayatlar ve doğdukları ülkeden kovulan güzel insanların hikâyesi. Birbirleriyle pekâlâ birlikte yaşayan, işi kardeş yakınlığına vardıran halkların hikâyesi. Sanki imtiyazlıların yeriymiş gibi duran ama zenginiyle yoksuluyla birbirlerine el uzatmış, birlikte sevinmeyi, üzülmeyi bilen insanların, üstüne titreyerek korudukları cennet adalarının hikâyesi. Daha da önemlisi, romanın daha birinci sayfasında ve sonra neredeyse her sayfada bir yenisiyle tanıştığımız çeşit çeşit kadınların hikâyesi... Hayatı organize etmede usta Noyemi, bir aşkın peşinde kendini helâk eden Kalyopi, kocaları göçüp gitmiş dul kadınlar, bir yaşlı kadına hizmet eden “Anna on damla”, tavernaların bülbülü “dört ayaklı Vasiliki”, erkekler dünyasının mesleği aşçılıkta hiçbir engele kulak asmadan ödüllü şef olan Necmiye... Nasıl severek okudum, karısını aldatanlara kızdım ama bir anlamda zarif, bıyık altı tebessümlü genç erkeklere ve onlara kapılan “diğer” kadınlara da ‘Ah, hayat' deyip hoşgörü gösterdim. Şimdi Andonya'nın ağzıyla diyorum ki, “Eh be pedimu, ancak bu kadar yazılırdı.” Ayşe Coşkun