Sonsuz Aşk, yitip gitmiş ya da gitmekte olana, yeniden gelmekte olan hüzne ve umuda, büyük tutkuların ve küçücük anların kol kola akışına yakılmış grafik bir ağıt. Çizer, şahsi ve gayrişahsi anlatıların kavşağındaki bir anlatıcıya dönüşürken ‘'gerçeğe'' saplanıp kalmamasıyla benzerlerinden ayrılıyor ve art arda gelen haikuvari hikâyelerinin merkezine salt gözlemlenebilir olanı değil, hissettiğini, hislerle aktarılabilir olanı da şiirsel biçimde yerleştiriyor.
Portekizli çizer Paulo Monteiro'nun hikâyelerini resimleme ya da desenlerini hikâyeleme tarzında geniş ilgi alanlarının sağlam temellerinin yanı sıra, karanlık bir şey de var. Aşk, aile tarihi, savaş, yalnızlık, çocukluk ve yadigarlar sanatçının anlatısında en saf hallerini pek de en güvenli olmayan biçimlerde buluyor.
Ortaya ise her bir paneli kendi tarzında tekil bir esere dönüşen bu özel kitap çıkıyor.
Sonsuz Aşk ve Diğer Hikâyeler, sonbahar kataloğundaki yerini aldı ve Eylül ortası itibarı ile okurla buluşuyor.
Sonsuz Aşk, yitip gitmiş ya da gitmekte olana, yeniden gelmekte olan hüzne ve umuda, büyük tutkuların ve küçücük anların kol kola akışına yakılmış grafik bir ağıt. Çizer, şahsi ve gayrişahsi anlatıların kavşağındaki bir anlatıcıya dönüşürken ‘'gerçeğe'' saplanıp kalmamasıyla benzerlerinden ayrılıyor ve art arda gelen haikuvari hikâyelerinin merkezine salt gözlemlenebilir olanı değil, hissettiğini, hislerle aktarılabilir olanı da şiirsel biçimde yerleştiriyor.
Portekizli çizer Paulo Monteiro'nun hikâyelerini resimleme ya da desenlerini hikâyeleme tarzında geniş ilgi alanlarının sağlam temellerinin yanı sıra, karanlık bir şey de var. Aşk, aile tarihi, savaş, yalnızlık, çocukluk ve yadigarlar sanatçının anlatısında en saf hallerini pek de en güvenli olmayan biçimlerde buluyor.
Ortaya ise her bir paneli kendi tarzında tekil bir esere dönüşen bu özel kitap çıkıyor.
Sonsuz Aşk ve Diğer Hikâyeler, sonbahar kataloğundaki yerini aldı ve Eylül ortası itibarı ile okurla buluşuyor.