Son iki asırda Din-Devlet münasebetleri sun-i bir hassasiyet kazanmıştır. Oysa ki Din ve Devlet münasebetlerinde, bir muazaradan, hatta bir hassasiyetten söz etmek yersizdir. Devletin görevi, hükümranlığıyla himaye ettiği küçük inanç gruplarına vicdani baskı uygulamadan; ana dini grubun fıthi ve tabii seyrini bozmayarak, ilmi seviyede ciddi ve kontrollü bir din eğitimi vermektedir. Din, devletlerin hayat kaynağıdır. Tarihte bütün devletler din sayesinde kurulmuştur. Çeşitli safhalarda din ve devlet ayniyet kazanmıştır. Bugün, gelişen organizasyon, dini hayatın dışında da yüklenir olmuştur. Ancak din ile devletin iştirak sahaları devam etmektedir. Devletin fonksiyonları artarken, dinin etkinliği de büyümektedir. Çoğu kez üst üste çakışan bu fonsiyonlar, bir bütünlük arzetmektedir.
Son iki asırda Din-Devlet münasebetleri sun-i bir hassasiyet kazanmıştır. Oysa ki Din ve Devlet münasebetlerinde, bir muazaradan, hatta bir hassasiyetten söz etmek yersizdir. Devletin görevi, hükümranlığıyla himaye ettiği küçük inanç gruplarına vicdani baskı uygulamadan; ana dini grubun fıthi ve tabii seyrini bozmayarak, ilmi seviyede ciddi ve kontrollü bir din eğitimi vermektedir. Din, devletlerin hayat kaynağıdır. Tarihte bütün devletler din sayesinde kurulmuştur. Çeşitli safhalarda din ve devlet ayniyet kazanmıştır. Bugün, gelişen organizasyon, dini hayatın dışında da yüklenir olmuştur. Ancak din ile devletin iştirak sahaları devam etmektedir. Devletin fonksiyonları artarken, dinin etkinliği de büyümektedir. Çoğu kez üst üste çakışan bu fonsiyonlar, bir bütünlük arzetmektedir.