Bu kitap, "Başlangıçta söz (kelam) vardı" ifadesinin çıkıç noktası olan, ama bununla birlikte sözün toplumsal varlık alanındaki seyri ve gelişimi söz konusu olduğunda, beşeri ve toplumsal etmenlerce belirlenen bir süreç olduğu iddiasına yer vermektedir. Bu anlamda çalışma "Söz"ün Sosyolojisi'ne dair bir denemedir. Kitap iki kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısımda, günümüzde Yahudilik, Hristiyanlık ve islam olarak adlandırılan dünya dinlerinin doğdukları toplumsal ve mekansal çevrede yayılma modernleri incelenmektedir. Bu dinlerin ortak özelliği "profetik" (nebevi) olmalarıdır: Yani söz konusu dinler, ilahi kelamın (sözün) taşıyıcısı olan elçiler yoluyla varlık bulmuşlar ve hayata müdahil olmuşlardır. Her ne kadar elçiler ilahi bir sözle gelmiş olsalar da, sosyal varlık alanının şartlarına tabi olarak görevlerini yerine getirmişlerdir. Bu bakından elçilerin toplumsal önderliği ve mesajlarının yayılma biçimi, kendi çabaları kadar toplumsal etkenlerle de açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci kısımda, daha sınırlı olarak son din İslam'ın tarihsel süreç içindeki seyri ele alınmıştır. İslam'ın hangi evrenlerden geçerek günümüz insanına ulaştığı öykülenmeye çalışılmıştır. Bu tarihsel arkaplan kavrandığında, "günümüz İslamı"nın meselelerinin daha iyi kavranacağı inancıdayız.
Bu kitap, "Başlangıçta söz (kelam) vardı" ifadesinin çıkıç noktası olan, ama bununla birlikte sözün toplumsal varlık alanındaki seyri ve gelişimi söz konusu olduğunda, beşeri ve toplumsal etmenlerce belirlenen bir süreç olduğu iddiasına yer vermektedir. Bu anlamda çalışma "Söz"ün Sosyolojisi'ne dair bir denemedir. Kitap iki kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısımda, günümüzde Yahudilik, Hristiyanlık ve islam olarak adlandırılan dünya dinlerinin doğdukları toplumsal ve mekansal çevrede yayılma modernleri incelenmektedir. Bu dinlerin ortak özelliği "profetik" (nebevi) olmalarıdır: Yani söz konusu dinler, ilahi kelamın (sözün) taşıyıcısı olan elçiler yoluyla varlık bulmuşlar ve hayata müdahil olmuşlardır. Her ne kadar elçiler ilahi bir sözle gelmiş olsalar da, sosyal varlık alanının şartlarına tabi olarak görevlerini yerine getirmişlerdir. Bu bakından elçilerin toplumsal önderliği ve mesajlarının yayılma biçimi, kendi çabaları kadar toplumsal etkenlerle de açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci kısımda, daha sınırlı olarak son din İslam'ın tarihsel süreç içindeki seyri ele alınmıştır. İslam'ın hangi evrenlerden geçerek günümüz insanına ulaştığı öykülenmeye çalışılmıştır. Bu tarihsel arkaplan kavrandığında, "günümüz İslamı"nın meselelerinin daha iyi kavranacağı inancıdayız.