Şöyle diyorum okura; Öyküde fazlalık gibi gördüğünüz bir “çıkıntıya”, “kusursuz metnin” gereği olarak eleştiri getirmeden önce o “çıkıntıdan” öykünün içine girerek olay örgüsünü bir daha kurgulayınız. Beş altı yaşlarında o ilk çocuğun gözünden yapın bunu. Annesinin; evin sonradan olma kedisi tarafından tavuğu çalındığında, hıçkırıklara boğularak ağlaması karşısında, gerçekte o yemeğin aslında kendisi ve kız kardeşi için değil de annesinin ihtiyacı olduğu bilincine varırsa bir çocuk... Geçmiş olsun! Artık o, “kara deliğe” dönüşmeye aday bir bireydir.
Şöyle diyorum okura; Öyküde fazlalık gibi gördüğünüz bir “çıkıntıya”, “kusursuz metnin” gereği olarak eleştiri getirmeden önce o “çıkıntıdan” öykünün içine girerek olay örgüsünü bir daha kurgulayınız. Beş altı yaşlarında o ilk çocuğun gözünden yapın bunu. Annesinin; evin sonradan olma kedisi tarafından tavuğu çalındığında, hıçkırıklara boğularak ağlaması karşısında, gerçekte o yemeğin aslında kendisi ve kız kardeşi için değil de annesinin ihtiyacı olduğu bilincine varırsa bir çocuk... Geçmiş olsun! Artık o, “kara deliğe” dönüşmeye aday bir bireydir.