Canlılığın ortaya çıkışını takiben, günümüz dünyasında 8 milyon 700 bin canlı türü olduğu bilinmektedir. İnsan da bu türlerden biri olup, 7 milyon yıl önce mutasyonlarla en yakın türlerden, ortak atasından ayrılmış ve modern insana evrilmesinin üzerinden 200 bin yıl geçmiştir. Avcı ve toplayıcılıkla geçen binlerce yılın ardından, yaklaşık 12 bin yıl öncesinde yerleşik düzene geçerek, yeni bir yaşam biçimine uyum sağlamaya çalışmıştır. Bu uyumda hem yiyecek tipi ve miktarı hem de kısıtlı hareket alanındaki değişim dikkat çekmektedir. Saatlerce av peşinden koşan, yakaladığı ağır avları kilometrelerce sırtında tekrar mağaraya taşıyan insan tipinden, bugün bu fiziksel faaliyetleri spor salonlarında yapmaya çalışan insan tipine ulaşmıştır. Bu zaman diliminde insanı bugüne getiren, değişen çevre koşullarına verdiği seçilim yanıtı ile uyum göstermemizi sağlayan genetik yapımız ve onun oluşturduğu sistemlerdir.
İnsan vücudu birçok sistemin birlikteliğinden oluşur ve bunlar birbirine bağlı sistemlerdir. Bugün modern bilim dallarının multidisipliner çalışmaları sonucu, insanın doğum öncesi, doğum sonrası sistem gelişimi, emeklemesi, dengesi, dik yürümesi, beslenmesi ve metabolizması, fiziksel performansı, çevreye dayanıklılığı, bedensel ve ruhsal gelişimi, düşünmesi, konuşması gibi tüm sistemik işlevleri hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkileri ile ortaya çıkmakta ve düzenlenmektedir. 1990-2003 yılları arasında İnsan Genom Projesi (İGP) nin tamamlanması ile insan genetik yapısının ortaya çıkarılması, hastalıklarımızın ve özelliklerimizin genetik altyapısının belirlenmesi, bireysel genetik farklılığımızın ortaya konması, hareket ve kas sistemi ile nöron trafiğine ilişkin genetik bilginin çoğalması; tarihi çok eski olan sporda da gözleri insan genetiği bilimine çevirmiştir. Özellikle de her bireyin her spor dalında başarılı olamamasının altında yatan nedenlerin tespitinde ve buna bağlı olarak spor dalı seçimi ve genetik yapı arasındaki ilişki önem kazanmaya başlamıştır. Hareket sisteminde yer alan kas, kemik ve sinir sistemi ile dolaşım ve solunum sisteminde yer alan kalp ve akciğer performansı ve enerji metabolizmasında önemli kilit rol oynayan protein ve enzimlere ait genler belirlenmiştir. Bu genlerdeki bireysel farklılıklar, bu farklılıkların sportif performansa yansımasını ortaya koyan spor genetiği testleri yapılır konuma gelmiştir. Modern tıp ve insan moleküler genetiğindeki gelişmeler; hiç şüphesiz ki sporun geleceğine yön verecek, üstünlük sağlayan genlerin transferini sağlayacak protokol ve yasaları zorlayacak ve belki de tek belirleyicisi olacaktır.
Canlılığın ortaya çıkışını takiben, günümüz dünyasında 8 milyon 700 bin canlı türü olduğu bilinmektedir. İnsan da bu türlerden biri olup, 7 milyon yıl önce mutasyonlarla en yakın türlerden, ortak atasından ayrılmış ve modern insana evrilmesinin üzerinden 200 bin yıl geçmiştir. Avcı ve toplayıcılıkla geçen binlerce yılın ardından, yaklaşık 12 bin yıl öncesinde yerleşik düzene geçerek, yeni bir yaşam biçimine uyum sağlamaya çalışmıştır. Bu uyumda hem yiyecek tipi ve miktarı hem de kısıtlı hareket alanındaki değişim dikkat çekmektedir. Saatlerce av peşinden koşan, yakaladığı ağır avları kilometrelerce sırtında tekrar mağaraya taşıyan insan tipinden, bugün bu fiziksel faaliyetleri spor salonlarında yapmaya çalışan insan tipine ulaşmıştır. Bu zaman diliminde insanı bugüne getiren, değişen çevre koşullarına verdiği seçilim yanıtı ile uyum göstermemizi sağlayan genetik yapımız ve onun oluşturduğu sistemlerdir.
İnsan vücudu birçok sistemin birlikteliğinden oluşur ve bunlar birbirine bağlı sistemlerdir. Bugün modern bilim dallarının multidisipliner çalışmaları sonucu, insanın doğum öncesi, doğum sonrası sistem gelişimi, emeklemesi, dengesi, dik yürümesi, beslenmesi ve metabolizması, fiziksel performansı, çevreye dayanıklılığı, bedensel ve ruhsal gelişimi, düşünmesi, konuşması gibi tüm sistemik işlevleri hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkileri ile ortaya çıkmakta ve düzenlenmektedir. 1990-2003 yılları arasında İnsan Genom Projesi (İGP) nin tamamlanması ile insan genetik yapısının ortaya çıkarılması, hastalıklarımızın ve özelliklerimizin genetik altyapısının belirlenmesi, bireysel genetik farklılığımızın ortaya konması, hareket ve kas sistemi ile nöron trafiğine ilişkin genetik bilginin çoğalması; tarihi çok eski olan sporda da gözleri insan genetiği bilimine çevirmiştir. Özellikle de her bireyin her spor dalında başarılı olamamasının altında yatan nedenlerin tespitinde ve buna bağlı olarak spor dalı seçimi ve genetik yapı arasındaki ilişki önem kazanmaya başlamıştır. Hareket sisteminde yer alan kas, kemik ve sinir sistemi ile dolaşım ve solunum sisteminde yer alan kalp ve akciğer performansı ve enerji metabolizmasında önemli kilit rol oynayan protein ve enzimlere ait genler belirlenmiştir. Bu genlerdeki bireysel farklılıklar, bu farklılıkların sportif performansa yansımasını ortaya koyan spor genetiği testleri yapılır konuma gelmiştir. Modern tıp ve insan moleküler genetiğindeki gelişmeler; hiç şüphesiz ki sporun geleceğine yön verecek, üstünlük sağlayan genlerin transferini sağlayacak protokol ve yasaları zorlayacak ve belki de tek belirleyicisi olacaktır.