Kitabın başlığı, okuyucunun şöyle düşünmesine yol açabilir: İflas etmiş bir ideoloji ile uğraşmaya neden gerek duyuyorsun o zaman?
Kitabın başlığının bu soruyu akla getirmesi doğaldır. Ne var ki, bir ideolojinin, düşüncenin ya da pratiğin iflas etmiş olması, onun derhal ortadan kalktığı, artık taraftar bulamayacağı anlamına gelmiyor. Hele Türkiye gibi bir ülkede. Bugün Türkiye solunun büyük çoğunluğu Stalinisttir ya da bu gelenekle ciddi bir hesaplaşma yaşamamıştır. Öte yandan yeni genç kuşaklar devamlı olarak radikal hareketin saflarına akmakta ve ilk gıdalarını bu Stalinist örgüt ve geleneklerden almaktadır. Stalinizmden kopmuş devrimciler ya da anarşistler ise, bu ideolojiden çok uzakta oldukları hissine kapılarak ya da öyle sanarak onu ciddiye almamak ya da önemsememek gibi bir hataya düşmektedirler. Bu da cenazesi kaldırılmayan cesedin ortalığı zehirlemesine katkıda bulunan bir diğer faktördür bence.
Stalinizmin, Leninist ve Marksist köklerinden kopartılmasına ya da Stalin dönemiyle Lenin dönemi arasına bir Çin seddi konulmasına karşıyım. Tam tersine bu köklerin ortaya çıkartılması, Marx'ın kimi yönelimleri ve Lenin dönemiyle bağlantılarının gösterilmesi çok önemli ve gereklidir. Bununla birlikte, Marksizmden ve Leninizmden önemli bazı farklılıklar gösteren Stalinizm diye bir olgunun da ayrıca incelenmesinin ve niceliksel ya da niteliksel farklılıklarının saptanmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
Kitabın başlığı, okuyucunun şöyle düşünmesine yol açabilir: İflas etmiş bir ideoloji ile uğraşmaya neden gerek duyuyorsun o zaman?
Kitabın başlığının bu soruyu akla getirmesi doğaldır. Ne var ki, bir ideolojinin, düşüncenin ya da pratiğin iflas etmiş olması, onun derhal ortadan kalktığı, artık taraftar bulamayacağı anlamına gelmiyor. Hele Türkiye gibi bir ülkede. Bugün Türkiye solunun büyük çoğunluğu Stalinisttir ya da bu gelenekle ciddi bir hesaplaşma yaşamamıştır. Öte yandan yeni genç kuşaklar devamlı olarak radikal hareketin saflarına akmakta ve ilk gıdalarını bu Stalinist örgüt ve geleneklerden almaktadır. Stalinizmden kopmuş devrimciler ya da anarşistler ise, bu ideolojiden çok uzakta oldukları hissine kapılarak ya da öyle sanarak onu ciddiye almamak ya da önemsememek gibi bir hataya düşmektedirler. Bu da cenazesi kaldırılmayan cesedin ortalığı zehirlemesine katkıda bulunan bir diğer faktördür bence.
Stalinizmin, Leninist ve Marksist köklerinden kopartılmasına ya da Stalin dönemiyle Lenin dönemi arasına bir Çin seddi konulmasına karşıyım. Tam tersine bu köklerin ortaya çıkartılması, Marx'ın kimi yönelimleri ve Lenin dönemiyle bağlantılarının gösterilmesi çok önemli ve gereklidir. Bununla birlikte, Marksizmden ve Leninizmden önemli bazı farklılıklar gösteren Stalinizm diye bir olgunun da ayrıca incelenmesinin ve niceliksel ya da niteliksel farklılıklarının saptanmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.