Michal Reiman'ın Stalinizm'in Doğuşu adlı yapıtı, aslı 1979'da Almanca olarak yayımlanan önemli bir kitaptır. Önde gelen Çek tarihçisi, Komünist Parti ve Komintern görevlisi Pavel Reiman'ın oğlu olarak 1930'da Moskova'da doğan Michal Reiman, Prag'taki Karl Üniversitesi'nden doktora derecesi aldı. Ondokuzuncu yüzyıldaki Çek sosyal demokrasisini incelediği ilk büyük çalışması 1958'de çıktı. 1960'larda Reiman araştırmalarını Rus tarihine kaydırdı. 1967'de Ruská revoluce: 23 února-25 ríjna 1917 (Rus Devrimi: Şubat 23-Ekim 25, 1917) adlı kitabı Prag'ta yayımlandı; ertesi yıl Rusça çevirisi çıktı. Bir kısmı Sovyet arşivlerinden eşsiz belgelere dayalı, sosyalist bir perspektiften 1917 devrimlerinin ayrıntılı ve kapsamlı bir yeniden yorumlanması olan bu kitap ortodoks Stalinist tarih yazımından cesur bir kopma girişimi oluşturuyordu. Sovyet tarihçileri arasında canlı bir tartışma ve çekişmenin odağı olan kitap, aynı zamanda Batılı uzmanlar için de büyük bir değer taşımaktaydı.
"Prag Baharı" sırasında, Prag'taki Siyasal Bilimler Enstitüsü'ne bağlı bir fakültenin üyesi olarak Reiman, Dubçek rejimiyle sıkı sıkıya bütünleşmişti; bu ve tarih yazılarındaki bağımsızlık, 1968'de Çekoslovakya' nın Sovyetler tarafından işgali, Dubçek'in görevden alınması ve katı siyasal ve kültürel denetimlerin yeniden dayatılmasının ardından Reiman'ın kaderine damgasını vurdu. Akademik konumlarından uzaklaştırılan ve Prag'ta tarih araştırmalarına devam etmesi engellenen Reiman 1976'da Çekoslovakya'yı terketti; halen Berlin Özgür Üniversitesi'nde Siyasal Bilimler Profesörü olarak bulunduğu Batı Almanya'ya yerleşti.
Reiman'ın, Stalin'in iktidarını pekiştirme dinamikleri ve Stalinist sistemin dayatılmasının ilk evreleri üzerinde odaklaşan bu çalışması, Sovyet tarihindeki en önemli ve çekişmeli konulardan biriyle ilgilidir. Dikkatini 1927 ile 1929 arasındaki yıllar üzerinde yoğunlaştıran Reiman, bize bu kritik geçiş dönemindeki Sovyet yüksek politikasının ayrıntılı bir yeniden kurgusunu ve tahlilini verir. Anlatısında, Bonn'da-ki Alman Dışişleri Bakanlığı siyasal arşivlerinde bulunan, daha önce pek az incelenmiş ve hiç yayımlanmamış belgeleri en etkili biçimde kullanır. Bunlar, Rusya'daki temsilciliklerinden Alman Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen notların yanı sıra, çok gizli emirleri, Merkez Komite ve hükümet protokol ve raporlarını, Moskova'daki resmi görevlilerin Berlin'deki Sovyet temsilcilerine mektuplarını da içermektedir. Bu belgeler arasından titizce dipnotlanarak yapılan etkileyici bir seçki bu çalışmanın eki olarak kitaba dahil edilmiştir.
Stalinizm'in Doğuşu, 1920'lerin sonundaki şiddetli iktidar mücadelesi; birbirini izleyen muhalefetlerin güçlü yanları ve zayıflıkları –özellikle, Stalin'in önce birleşik muhalefeti, ardından da ılımlıları bozguna uğratışının kesin kronolojisi ve dinamikleri–; gittikçe derinleşen iktisadi ve toplumsal bunalımlar ile siyasal karar alma mekanizmasının birbirleri üzerindeki etkileri; gizli polisin artan siyasal rolü etrafındaki çekişme; ve son olarak, Stalin'le ilgili "kişiye tapma", katı denetimler ve Stalin'in en güçlü dönemindeki zulüm ve kitlesel baskıların aşırı biçimlerinin kökenleri gibi kilit önemdeki tarihsel konular üzerinde yepyeni bakış açıları sağlar. Reiman'ın incelemesi özellikle, aslında hayli önem taşıyan ama daha önceleri pek anlaşılmamış olan dış politika kaygıları (Komintern'e ilişkin olanlar da dahil) ile içerdeki Sovyet politikası ve karar alma mekanizması arasındaki bağlantıları aydınlatmak bakımından çok faydalıdır.
Reiman'ın anlatısında Stalin'in siyasal başarısı öncelikle hilekârlık, düzenbazlık ve zekice bir siyasal manipülasyon üzerine kuruludur; o, Stalin'i özgün bir düşünür ve Marksist kuramı Rusya sorunlarına Lenin tarzında uyarlayan bir kişi olarak değil, başkalarının fikirlerini zekice ödünç alan biri, acımasız, ilkesiz bir oportünist ve bir "yukarıdan devrim" uygulayıcısı olarak görür. Reiman'ın görüşüne göre, her şeyi kucaklayan bir sistem olarak Stalinizm hem derinleşen bunalımlara verilen kademeli bir cevap, hem de Stalin'in zihniyetinin bir ürünü ve Sovyet Rusya'nın geçmişi Ekim Devrimi'ne dek uzanan ilk gelişme döneminin doğal bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Stephen F. Cohen tarafından Buharin ve Bolşevik Devrimi (New York, 1973) kitabında ve daha yakın zamanda Sovyet Deneyimini Yeniden Düşünmek: 1917'den Beri Politika ve Tarih (New York, 1985) adlı eserde ileri sürülen, Stalinizm'e ideolojik bakımdan savunulabilir, yaşayabilir bir alternatif olarak NEP'in devam ettirilmesi ve Buharin'in böylesi bir yolun kişisel temsilcisi olduğu şeklindeki anlayış, Reiman tarafından zımnen reddediliyor. Gerçekten de, Reiman'ın anlatısına göre Buharin ikinci derece bir sima, ele alınan dönemin büyük çoğunluğunda Stalin'in bir müttefiki olarak ortaya çıkar. Aynı zamanda, örneğin Moshe Lewin tarafından Sovyet Sisteminin Oluşumu: İki Savaş Arası Dönemde Rusya'nın Toplumsal Tarihi Üzerine Denemeler (New York, 1985) adlı ufuk açıcı yapıtta dile getirilen, 1927-1929'daki ağır iktisadi ve toplumsal bunalımlara NEP'le bağlantılı temel yapısal bozukluklardan çok, 1920 ortalarındaki politik hataların yol açtığı; hatta 1927-1929 döneminde uygulanacak daha ılımlı bir "Buharinci" yaklaşımın Stalin'in yaklaşımına oranla uzun vadede daha avantajlı sonuçlar elde edeceği ve daha düşük bir maliyet getireceği görüşü de Reiman tarafından büyük ölçüde devre dışı bırakılmıştır.
Her ne kadar kimileri Reiman'ın Buharin'in siyasal bir sima ve iktisat düşünürü olarak önemini azımsaması ve NEP potansiyelini yaşayabilir bir sistem olarak küçümsemesine itiraz edebilirse de, bu kitap bu konular üzerindeki bugünkü tartışmaya anlamlı bir katkı oluşturur. Stalinizm'in Doğuşu, genel olarak, hepsi de öncelikle Robert C. Tucker' ın Devrimci Olarak Stalin, 1879-1929: Bir Tarih ve Kişi İncelemesi (1973) adlı biyografik yapıtında olduğu gibi Stalinist sistemin iktisadi, kültürel ve toplumsal kökleri üzerinde odaklaşan, Moshe Lewin'in Rus Köylüleri ve Sovyet İktidarı (1966); Sheila Fitzpatrick'in derlediği Rusya'da Kültür Devrimi, 1928-1931 (1978); yine Fitzpatrick'in Sovyetler Birliği'nde Eğitim ve Toplumsal Hareketlilik, 1921-1934 (1979); ve Roger Pethybridge'in Stalinizm'in Toplumsal Prelüdü (1974) gibi çalışmaların değerli bir tamamlayıcısıdır.
Michal Reiman'ın Stalinizm'in Doğuşu adlı yapıtı, aslı 1979'da Almanca olarak yayımlanan önemli bir kitaptır. Önde gelen Çek tarihçisi, Komünist Parti ve Komintern görevlisi Pavel Reiman'ın oğlu olarak 1930'da Moskova'da doğan Michal Reiman, Prag'taki Karl Üniversitesi'nden doktora derecesi aldı. Ondokuzuncu yüzyıldaki Çek sosyal demokrasisini incelediği ilk büyük çalışması 1958'de çıktı. 1960'larda Reiman araştırmalarını Rus tarihine kaydırdı. 1967'de Ruská revoluce: 23 února-25 ríjna 1917 (Rus Devrimi: Şubat 23-Ekim 25, 1917) adlı kitabı Prag'ta yayımlandı; ertesi yıl Rusça çevirisi çıktı. Bir kısmı Sovyet arşivlerinden eşsiz belgelere dayalı, sosyalist bir perspektiften 1917 devrimlerinin ayrıntılı ve kapsamlı bir yeniden yorumlanması olan bu kitap ortodoks Stalinist tarih yazımından cesur bir kopma girişimi oluşturuyordu. Sovyet tarihçileri arasında canlı bir tartışma ve çekişmenin odağı olan kitap, aynı zamanda Batılı uzmanlar için de büyük bir değer taşımaktaydı.
"Prag Baharı" sırasında, Prag'taki Siyasal Bilimler Enstitüsü'ne bağlı bir fakültenin üyesi olarak Reiman, Dubçek rejimiyle sıkı sıkıya bütünleşmişti; bu ve tarih yazılarındaki bağımsızlık, 1968'de Çekoslovakya' nın Sovyetler tarafından işgali, Dubçek'in görevden alınması ve katı siyasal ve kültürel denetimlerin yeniden dayatılmasının ardından Reiman'ın kaderine damgasını vurdu. Akademik konumlarından uzaklaştırılan ve Prag'ta tarih araştırmalarına devam etmesi engellenen Reiman 1976'da Çekoslovakya'yı terketti; halen Berlin Özgür Üniversitesi'nde Siyasal Bilimler Profesörü olarak bulunduğu Batı Almanya'ya yerleşti.
Reiman'ın, Stalin'in iktidarını pekiştirme dinamikleri ve Stalinist sistemin dayatılmasının ilk evreleri üzerinde odaklaşan bu çalışması, Sovyet tarihindeki en önemli ve çekişmeli konulardan biriyle ilgilidir. Dikkatini 1927 ile 1929 arasındaki yıllar üzerinde yoğunlaştıran Reiman, bize bu kritik geçiş dönemindeki Sovyet yüksek politikasının ayrıntılı bir yeniden kurgusunu ve tahlilini verir. Anlatısında, Bonn'da-ki Alman Dışişleri Bakanlığı siyasal arşivlerinde bulunan, daha önce pek az incelenmiş ve hiç yayımlanmamış belgeleri en etkili biçimde kullanır. Bunlar, Rusya'daki temsilciliklerinden Alman Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen notların yanı sıra, çok gizli emirleri, Merkez Komite ve hükümet protokol ve raporlarını, Moskova'daki resmi görevlilerin Berlin'deki Sovyet temsilcilerine mektuplarını da içermektedir. Bu belgeler arasından titizce dipnotlanarak yapılan etkileyici bir seçki bu çalışmanın eki olarak kitaba dahil edilmiştir.
Stalinizm'in Doğuşu, 1920'lerin sonundaki şiddetli iktidar mücadelesi; birbirini izleyen muhalefetlerin güçlü yanları ve zayıflıkları –özellikle, Stalin'in önce birleşik muhalefeti, ardından da ılımlıları bozguna uğratışının kesin kronolojisi ve dinamikleri–; gittikçe derinleşen iktisadi ve toplumsal bunalımlar ile siyasal karar alma mekanizmasının birbirleri üzerindeki etkileri; gizli polisin artan siyasal rolü etrafındaki çekişme; ve son olarak, Stalin'le ilgili "kişiye tapma", katı denetimler ve Stalin'in en güçlü dönemindeki zulüm ve kitlesel baskıların aşırı biçimlerinin kökenleri gibi kilit önemdeki tarihsel konular üzerinde yepyeni bakış açıları sağlar. Reiman'ın incelemesi özellikle, aslında hayli önem taşıyan ama daha önceleri pek anlaşılmamış olan dış politika kaygıları (Komintern'e ilişkin olanlar da dahil) ile içerdeki Sovyet politikası ve karar alma mekanizması arasındaki bağlantıları aydınlatmak bakımından çok faydalıdır.
Reiman'ın anlatısında Stalin'in siyasal başarısı öncelikle hilekârlık, düzenbazlık ve zekice bir siyasal manipülasyon üzerine kuruludur; o, Stalin'i özgün bir düşünür ve Marksist kuramı Rusya sorunlarına Lenin tarzında uyarlayan bir kişi olarak değil, başkalarının fikirlerini zekice ödünç alan biri, acımasız, ilkesiz bir oportünist ve bir "yukarıdan devrim" uygulayıcısı olarak görür. Reiman'ın görüşüne göre, her şeyi kucaklayan bir sistem olarak Stalinizm hem derinleşen bunalımlara verilen kademeli bir cevap, hem de Stalin'in zihniyetinin bir ürünü ve Sovyet Rusya'nın geçmişi Ekim Devrimi'ne dek uzanan ilk gelişme döneminin doğal bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Stephen F. Cohen tarafından Buharin ve Bolşevik Devrimi (New York, 1973) kitabında ve daha yakın zamanda Sovyet Deneyimini Yeniden Düşünmek: 1917'den Beri Politika ve Tarih (New York, 1985) adlı eserde ileri sürülen, Stalinizm'e ideolojik bakımdan savunulabilir, yaşayabilir bir alternatif olarak NEP'in devam ettirilmesi ve Buharin'in böylesi bir yolun kişisel temsilcisi olduğu şeklindeki anlayış, Reiman tarafından zımnen reddediliyor. Gerçekten de, Reiman'ın anlatısına göre Buharin ikinci derece bir sima, ele alınan dönemin büyük çoğunluğunda Stalin'in bir müttefiki olarak ortaya çıkar. Aynı zamanda, örneğin Moshe Lewin tarafından Sovyet Sisteminin Oluşumu: İki Savaş Arası Dönemde Rusya'nın Toplumsal Tarihi Üzerine Denemeler (New York, 1985) adlı ufuk açıcı yapıtta dile getirilen, 1927-1929'daki ağır iktisadi ve toplumsal bunalımlara NEP'le bağlantılı temel yapısal bozukluklardan çok, 1920 ortalarındaki politik hataların yol açtığı; hatta 1927-1929 döneminde uygulanacak daha ılımlı bir "Buharinci" yaklaşımın Stalin'in yaklaşımına oranla uzun vadede daha avantajlı sonuçlar elde edeceği ve daha düşük bir maliyet getireceği görüşü de Reiman tarafından büyük ölçüde devre dışı bırakılmıştır.
Her ne kadar kimileri Reiman'ın Buharin'in siyasal bir sima ve iktisat düşünürü olarak önemini azımsaması ve NEP potansiyelini yaşayabilir bir sistem olarak küçümsemesine itiraz edebilirse de, bu kitap bu konular üzerindeki bugünkü tartışmaya anlamlı bir katkı oluşturur. Stalinizm'in Doğuşu, genel olarak, hepsi de öncelikle Robert C. Tucker' ın Devrimci Olarak Stalin, 1879-1929: Bir Tarih ve Kişi İncelemesi (1973) adlı biyografik yapıtında olduğu gibi Stalinist sistemin iktisadi, kültürel ve toplumsal kökleri üzerinde odaklaşan, Moshe Lewin'in Rus Köylüleri ve Sovyet İktidarı (1966); Sheila Fitzpatrick'in derlediği Rusya'da Kültür Devrimi, 1928-1931 (1978); yine Fitzpatrick'in Sovyetler Birliği'nde Eğitim ve Toplumsal Hareketlilik, 1921-1934 (1979); ve Roger Pethybridge'in Stalinizm'in Toplumsal Prelüdü (1974) gibi çalışmaların değerli bir tamamlayıcısıdır.