Stres ve Stres ile Başa Çıkma!
Günümüzde kullanılan anlamıyla "stres" terimi, Hans Selye tarafından "vücudun herhangi bir değişiklik talebine karşı verdiği belirsiz tepki" tanımıyla ortaya atılmıştır. Selye, laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan sayısız deneyin tamamında, ani fakat farklı olan zararlı fiziksel ve duygusal tetikleyicilerin (aşırı ışık, çok yüksek ses, aşırı sıcaklık ya da soğukluk, sürekli gerilim gibi) mide ülseri, lenfoid doku büzülmesi ve adrenalin patlaması gibi aynı patolojik değişimlerin ortaya çıktığını gözlemlemiştir.
Stres kişiden kişiye pek çok değişiklik gösterdiği için daha önce de belirtildiği gibi, tanımlanması çok zordur. Hız trenine binen yolcuları gözlemlemek bu konuda bize iyi bir örnek oluşturabilir. Yolculara baktığımızda, bazılarının en arka koltuklarda oldukları yerde gözlerini ve dişlerini sıkıp önlerindeki koruma demirine sıkı sıkıya yapıştıklarını görürüz. Tekrar toprağa basmak ve oradan koşarak uzaklaşabilmek adına bu işkence çemberindeki sürüşün bitmesi için sabırsızlanırlar. Fakat ön sıralarda oturanlara bakarsak, gözlerini kocaman açmış macera meraklısı insanların her diklikte heyecanla bağırdıklarını ve bir sonraki tur için sabırsızlandıklarını görürüz. Ve aralarında özgürlüklerini sınırlandıran hiç bir şeyi umursamayan bir kaç tip daha görebilirsiniz.
Öyleyse hız treni streslidir diyebilir miyiz?
Stres ve Stres ile Başa Çıkma!
Günümüzde kullanılan anlamıyla "stres" terimi, Hans Selye tarafından "vücudun herhangi bir değişiklik talebine karşı verdiği belirsiz tepki" tanımıyla ortaya atılmıştır. Selye, laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan sayısız deneyin tamamında, ani fakat farklı olan zararlı fiziksel ve duygusal tetikleyicilerin (aşırı ışık, çok yüksek ses, aşırı sıcaklık ya da soğukluk, sürekli gerilim gibi) mide ülseri, lenfoid doku büzülmesi ve adrenalin patlaması gibi aynı patolojik değişimlerin ortaya çıktığını gözlemlemiştir.
Stres kişiden kişiye pek çok değişiklik gösterdiği için daha önce de belirtildiği gibi, tanımlanması çok zordur. Hız trenine binen yolcuları gözlemlemek bu konuda bize iyi bir örnek oluşturabilir. Yolculara baktığımızda, bazılarının en arka koltuklarda oldukları yerde gözlerini ve dişlerini sıkıp önlerindeki koruma demirine sıkı sıkıya yapıştıklarını görürüz. Tekrar toprağa basmak ve oradan koşarak uzaklaşabilmek adına bu işkence çemberindeki sürüşün bitmesi için sabırsızlanırlar. Fakat ön sıralarda oturanlara bakarsak, gözlerini kocaman açmış macera meraklısı insanların her diklikte heyecanla bağırdıklarını ve bir sonraki tur için sabırsızlandıklarını görürüz. Ve aralarında özgürlüklerini sınırlandıran hiç bir şeyi umursamayan bir kaç tip daha görebilirsiniz.
Öyleyse hız treni streslidir diyebilir miyiz?