Hz. Peygamber'e uymak, onun yaşayış biçimine, sünnetine hayatı uydurmakla mümkündür. Bir başka deyişle, onun hayatını imkan ölçüsünde taklit etmek, iman gereğidir. Bu, asla terim anlamında bir taklit değil, tam aksine İslâm kimlik ve kişiliğinin elde edilmesi için gerekli olan ittiba anlamında taklittir. Zira sadece Hz. Peygamber'in hayatı dindir. Dini yaşamış olmak için onun nezih hayatının -imkânlar ölçüsünde- taklit edilmesi gerekmektedir. Çünkü ilâhî müdâhalenin Hz. Peygamber tarafından gerçekleştirilmiş formu demek olan Sünnet'e uymak, Müslümanca yaşamaktır. Bir başka ifadeyle, Hz. Peygamber'in işlevsel konumunun sonuçlarını güne taşımak, yeniden hayata geçirmek ve de ümmetin risâleti/elçiliği sorumluluğuna sahip çıkmak demektir.
Bu ağır ve şerefli görevi yerine getirebilmek için hiç kuşkusuz her şeyden önce sünnetin bilgi ve belgeleri olan hadis-i şerifleri öğrenmeye, onların günümüze yönelik içerdikleri bilgi ve uyarıları kavramaya ihtiyaç bulunmaktadır.
İşte bu ihtiyacı belli ölçülerde de olsa karşılama amaçlı gayret, teşebbüs ve proğramlar her zaman takdirle karşılancak faaileyetlerdir. Özellikle de günümüzde üzülerek müşahade ettiğimiz gibi, anlaşılmaz bir hadis/sünnet düşmanlığı ve eleştirisinin değişik çevrelerce vahşi bir zevkle yürüldüğü ortamlarda hadis bilgi ve sevgisini, sünnet bilincini pekiştirici faaliyetlerin değeri elbette her türlü takdirin üzerinde bir anlam ifade etmektedir.
Hz. Peygamber'e uymak, onun yaşayış biçimine, sünnetine hayatı uydurmakla mümkündür. Bir başka deyişle, onun hayatını imkan ölçüsünde taklit etmek, iman gereğidir. Bu, asla terim anlamında bir taklit değil, tam aksine İslâm kimlik ve kişiliğinin elde edilmesi için gerekli olan ittiba anlamında taklittir. Zira sadece Hz. Peygamber'in hayatı dindir. Dini yaşamış olmak için onun nezih hayatının -imkânlar ölçüsünde- taklit edilmesi gerekmektedir. Çünkü ilâhî müdâhalenin Hz. Peygamber tarafından gerçekleştirilmiş formu demek olan Sünnet'e uymak, Müslümanca yaşamaktır. Bir başka ifadeyle, Hz. Peygamber'in işlevsel konumunun sonuçlarını güne taşımak, yeniden hayata geçirmek ve de ümmetin risâleti/elçiliği sorumluluğuna sahip çıkmak demektir.
Bu ağır ve şerefli görevi yerine getirebilmek için hiç kuşkusuz her şeyden önce sünnetin bilgi ve belgeleri olan hadis-i şerifleri öğrenmeye, onların günümüze yönelik içerdikleri bilgi ve uyarıları kavramaya ihtiyaç bulunmaktadır.
İşte bu ihtiyacı belli ölçülerde de olsa karşılama amaçlı gayret, teşebbüs ve proğramlar her zaman takdirle karşılancak faaileyetlerdir. Özellikle de günümüzde üzülerek müşahade ettiğimiz gibi, anlaşılmaz bir hadis/sünnet düşmanlığı ve eleştirisinin değişik çevrelerce vahşi bir zevkle yürüldüğü ortamlarda hadis bilgi ve sevgisini, sünnet bilincini pekiştirici faaliyetlerin değeri elbette her türlü takdirin üzerinde bir anlam ifade etmektedir.