Yaşar Adıyaman'dan şiir kitabı olarak okuyucu ile buluşan kitapta; Dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen, o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir lâf çıkarsa, hayırlı lâf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ‘ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün- kırk gece, sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin, her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse, dünya değişir.
Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret, gelecek ise, başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi, daima şu anın hakikatini yaşar.
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen bir "hiç" ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan ‘da, benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.''
Sufi insanın içinde yalnızlığa doğru yol alan hiçliktir.
Yaşar Adıyaman'dan şiir kitabı olarak okuyucu ile buluşan kitapta; Dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen, o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir lâf çıkarsa, hayırlı lâf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ‘ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün- kırk gece, sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin, her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse, dünya değişir.
Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret, gelecek ise, başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi, daima şu anın hakikatini yaşar.
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen bir "hiç" ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan ‘da, benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.''
Sufi insanın içinde yalnızlığa doğru yol alan hiçliktir.