Sufizm, Yaradan'a yapılan yolculuğun ilmidir.
Kabul edilen çözümlemeye göre Suf'dan, yünden gelir. Şeyh Hasan Basri şöyle demiştir: Bedir Ashabından kırk kişi gördüm, hepsi yün giymişlerdi. Bu, Sufi Tasavvufa-yüne büründü demektir.
İslam'ın yolunu dille ve kitaptan öğrenmeye tasdik edenlerinkinden farklıdır. Kadim yola, Mutlak Hakikat'in doğrudan yaşandığı asıl yola girmektir, Sufizm.
Cüneyt dedi: Sufi toprak gibidir, üzerine gübre serpilir ama içinden güller biter. Yine dedik ki: Sufi masumu da mücrimi de besleyen toprak, herşeyi örten sema, herşeyi yıkayan yağmur gibidir.
Sufi evrenseldir. Evrenin Hakikati'nin berrak bir tecellisine yer açabilmek için nefsinin izlerini azaltmış, yoketmiştir. Kozmosu sarıp sarmalamış, silip öteye geçmiştir. Sufi Allah demiştir, kavrayıncıya kadar. Bütün erkek ve kadınlar dünyada çocuklar gibi oyundadırlar. Sufi'nin görevi başlangıçtaki sonu farketmek, sondaki başlangıcı kabul etmek, vahdete ulaşmaktır.
Zahirdeki zıtlıklar aynı kabulle karşılandığında, an hal olduğunda ve kalp doluda kabul ettiğinde, yün hırkaya bürülü kişi aynı zamanda şeref hırkasını giymiş ve kemale ermiştir.
Sufizm, Yaradan'a yapılan yolculuğun ilmidir.
Kabul edilen çözümlemeye göre Suf'dan, yünden gelir. Şeyh Hasan Basri şöyle demiştir: Bedir Ashabından kırk kişi gördüm, hepsi yün giymişlerdi. Bu, Sufi Tasavvufa-yüne büründü demektir.
İslam'ın yolunu dille ve kitaptan öğrenmeye tasdik edenlerinkinden farklıdır. Kadim yola, Mutlak Hakikat'in doğrudan yaşandığı asıl yola girmektir, Sufizm.
Cüneyt dedi: Sufi toprak gibidir, üzerine gübre serpilir ama içinden güller biter. Yine dedik ki: Sufi masumu da mücrimi de besleyen toprak, herşeyi örten sema, herşeyi yıkayan yağmur gibidir.
Sufi evrenseldir. Evrenin Hakikati'nin berrak bir tecellisine yer açabilmek için nefsinin izlerini azaltmış, yoketmiştir. Kozmosu sarıp sarmalamış, silip öteye geçmiştir. Sufi Allah demiştir, kavrayıncıya kadar. Bütün erkek ve kadınlar dünyada çocuklar gibi oyundadırlar. Sufi'nin görevi başlangıçtaki sonu farketmek, sondaki başlangıcı kabul etmek, vahdete ulaşmaktır.
Zahirdeki zıtlıklar aynı kabulle karşılandığında, an hal olduğunda ve kalp doluda kabul ettiğinde, yün hırkaya bürülü kişi aynı zamanda şeref hırkasını giymiş ve kemale ermiştir.