Osmanlı yönetiminde etkin rol oynayan Karaçelebi ailesine mensup olan Karaçelebi-zâde Abdülazîz Efendi, kardeşi gibi yönetim kadrolarında yer almış ve şeyhülislamlık makamına kadar yükselmiştir. Azizî mahlasıyla şiirler yazan ve her üç dilin inceliklerine vakıf olan Azizî Efendi, belagata önem vermiştir. Yazdığı eserlerde bu özelliklerine rastlanan Karaçelebi-zâde'nin Süleymân-nâme adlı eserinde uzun tamlamalar içinde oluşturduğu ses ve söz sanatları ile olayları anlattığı gözlenmiştir.
Selim-nâmelerin bir devamı niteliğinde oluşturulan Süleymân-nâmeler Kanûnî hayatta iken yazılmaya başlanan eserlerdir. Bu eserlerin bir kısmında yazarlar bizzat savaşlara katılmışlardır. Karaçelebi-zâde Abdülazîz Efendi'nin Süleymân-nâme'si ise Kanûnî'nin ölümünden sonra yazılan bir eserdir. Eseri önemli kılan özelliği 17. yy.da yazılan tek Süleymân-nâme olmasıdır. Bir giriş ve 2 5 bölümden oluşan eser, Kanûnî'nin cülûsundan Zigetvar seferinde ölümüne kadar olan tarihî olayları anlatır. Bunun yanında eserde Kanûnî'nin yaptırdığı cami, çeşme vb. hayır işleri, şehzadeler, devrin sadrazamları ve âlimleri hakkında bölümler de vardır. Kâtip Çelebi'nin "hoş bir kompozisyonu” olduğunu söylediği eser hakkında, Babinger "süslü ve tumturaklı bir dil ile Kanûnî Süleymân'ın hayat ve hükümetini anlatır." demiştir.
Osmanlı yönetiminde etkin rol oynayan Karaçelebi ailesine mensup olan Karaçelebi-zâde Abdülazîz Efendi, kardeşi gibi yönetim kadrolarında yer almış ve şeyhülislamlık makamına kadar yükselmiştir. Azizî mahlasıyla şiirler yazan ve her üç dilin inceliklerine vakıf olan Azizî Efendi, belagata önem vermiştir. Yazdığı eserlerde bu özelliklerine rastlanan Karaçelebi-zâde'nin Süleymân-nâme adlı eserinde uzun tamlamalar içinde oluşturduğu ses ve söz sanatları ile olayları anlattığı gözlenmiştir.
Selim-nâmelerin bir devamı niteliğinde oluşturulan Süleymân-nâmeler Kanûnî hayatta iken yazılmaya başlanan eserlerdir. Bu eserlerin bir kısmında yazarlar bizzat savaşlara katılmışlardır. Karaçelebi-zâde Abdülazîz Efendi'nin Süleymân-nâme'si ise Kanûnî'nin ölümünden sonra yazılan bir eserdir. Eseri önemli kılan özelliği 17. yy.da yazılan tek Süleymân-nâme olmasıdır. Bir giriş ve 2 5 bölümden oluşan eser, Kanûnî'nin cülûsundan Zigetvar seferinde ölümüne kadar olan tarihî olayları anlatır. Bunun yanında eserde Kanûnî'nin yaptırdığı cami, çeşme vb. hayır işleri, şehzadeler, devrin sadrazamları ve âlimleri hakkında bölümler de vardır. Kâtip Çelebi'nin "hoş bir kompozisyonu” olduğunu söylediği eser hakkında, Babinger "süslü ve tumturaklı bir dil ile Kanûnî Süleymân'ın hayat ve hükümetini anlatır." demiştir.