Elinizdeki eser 100 yıl öncesinin Suriye'si.
Edebiyat-ı Cedîde'nin en mümtaz kalemlerinden Cenap Şahabettin'in 1918 yılında on yedi mektupla çizdiği resim.
4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa'nın davetiyle, onun maiyetinde, Süleyman Nazif ile birlikte gittiği Suriye seyahati izlenimlerinden oluşan bu mektuplarda Cenap bize Halep'i, Şam'ı, Beyrut'u, Filistin'i anlatır.
Cenap "Kabl-el-harp Beyrut'a para, insan, eşya, hep denizden gelirdi; harp başlayalı balık bile çıkmaz olmuş." diyordu. Bugün Akdeniz'in balıkları minik bedenlere dokunmadan iade ediyor, insanoğluna insanlık dersi veriyor. Suriye topraklarında dramlar bitmiyor. Giden bebeklere "Aylan" kalanlara "Ümran" deniyor.
Gazete sütunlarında kalmış, tabiri caizse posta kutumuzda bir asır bekleyen Suriye Mektupları, orijinal diliyle ve bir bütün olarak ilk kez Latin harflerine aktarılıyor.
Sözün özü Cenap Şahabettin'den mektup var...
Elinizdeki eser 100 yıl öncesinin Suriye'si.
Edebiyat-ı Cedîde'nin en mümtaz kalemlerinden Cenap Şahabettin'in 1918 yılında on yedi mektupla çizdiği resim.
4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa'nın davetiyle, onun maiyetinde, Süleyman Nazif ile birlikte gittiği Suriye seyahati izlenimlerinden oluşan bu mektuplarda Cenap bize Halep'i, Şam'ı, Beyrut'u, Filistin'i anlatır.
Cenap "Kabl-el-harp Beyrut'a para, insan, eşya, hep denizden gelirdi; harp başlayalı balık bile çıkmaz olmuş." diyordu. Bugün Akdeniz'in balıkları minik bedenlere dokunmadan iade ediyor, insanoğluna insanlık dersi veriyor. Suriye topraklarında dramlar bitmiyor. Giden bebeklere "Aylan" kalanlara "Ümran" deniyor.
Gazete sütunlarında kalmış, tabiri caizse posta kutumuzda bir asır bekleyen Suriye Mektupları, orijinal diliyle ve bir bütün olarak ilk kez Latin harflerine aktarılıyor.
Sözün özü Cenap Şahabettin'den mektup var...