Felsefi düşüncenin tarihsel gelişiminde Hint, Çin, Grek, Roma, Yahudi, Hristiyan ve İslam medeniyetleri gibi birçok düşünce sisteminin katkısı olduğu varsayılır. Günümüzde Hristiyan felsefesi veya Hristiyan medeniyeti denildiğinde akla Ortaçağ Batı felsefesi gelmekte ve Hristiyanlık mirasının oluşmasında Süryanilerin etkisi göz ardı edilmektedir. Bunun en önemli göstergesi kaynaklarda Süryani etkisinin daha çok İslam felsefesi ile ilgili konular çerçevesinde işlenmesi gösterilebilir. Kaldı ki, İslam felsefesinin medeniyet mirasına katkısı da, farklı sebeplerden dolayı genel felsefe tarihi içerisinde büyük oranda ihmal edilmiş bir konudur. Doğu ve Batı medeniyetlerinin kavşak noktasında yer alan Süryanilerin felsefe tarihi içerisinde yerini belirlemek önemli olduğu gibi, tarihte oynadıkları rolün "aracı unsur" olmayı aşan boyutları da o derecede önemlidir. Bu bağlamda Süryani düşüncesi, Grek bilim ve felsefesini İslam dünyasına tercüme eden salt bir "profesyonel mütercimler hareketi" olarak ele alınması tarihsel gerçekliğe uygun değildir. Süryani düşünce geleneği, kendine özgü düşünsel ilkeleri olan ve bu ilkelere bağlı önemli sistem filozoflarını (Bardaysan, Musa İbn Kifa, Yahya İbn ‘Adi, Ebu'l-Ferec İbn İbri gibi) yetiştiren bir düşünce biçimine tekabül etmektedir.
Felsefi düşüncenin tarihsel gelişiminde Hint, Çin, Grek, Roma, Yahudi, Hristiyan ve İslam medeniyetleri gibi birçok düşünce sisteminin katkısı olduğu varsayılır. Günümüzde Hristiyan felsefesi veya Hristiyan medeniyeti denildiğinde akla Ortaçağ Batı felsefesi gelmekte ve Hristiyanlık mirasının oluşmasında Süryanilerin etkisi göz ardı edilmektedir. Bunun en önemli göstergesi kaynaklarda Süryani etkisinin daha çok İslam felsefesi ile ilgili konular çerçevesinde işlenmesi gösterilebilir. Kaldı ki, İslam felsefesinin medeniyet mirasına katkısı da, farklı sebeplerden dolayı genel felsefe tarihi içerisinde büyük oranda ihmal edilmiş bir konudur. Doğu ve Batı medeniyetlerinin kavşak noktasında yer alan Süryanilerin felsefe tarihi içerisinde yerini belirlemek önemli olduğu gibi, tarihte oynadıkları rolün "aracı unsur" olmayı aşan boyutları da o derecede önemlidir. Bu bağlamda Süryani düşüncesi, Grek bilim ve felsefesini İslam dünyasına tercüme eden salt bir "profesyonel mütercimler hareketi" olarak ele alınması tarihsel gerçekliğe uygun değildir. Süryani düşünce geleneği, kendine özgü düşünsel ilkeleri olan ve bu ilkelere bağlı önemli sistem filozoflarını (Bardaysan, Musa İbn Kifa, Yahya İbn ‘Adi, Ebu'l-Ferec İbn İbri gibi) yetiştiren bir düşünce biçimine tekabül etmektedir.