Yaklaşık 40 yıldır basında çalışıyorum. Bunun son 22 yılı Özgür Basın Geleneği'nde geçti. Burada, pek çok şeye tanık oldum. Aslında yaşadıklarımız son çeyrek yüzyılın bir özeti gibi. Ancak bulunduğumuz yerin önem ve hassasiyeti yüzünden, canımız çok acıdı. Arkadaşlarımızdan öldürülenler oldu. Hapse atılanlar da. Kimisi sürgüne gitmek zorunda kaldı. Bizi susturabilmek için binalarımızın bombalandığı da oldu, topluca gözaltına alınıp, hapse atıldığımızda...
Özgür Basın Geleneği'ndeki iki olayın benim için dönüm noktası olduğunu söyleyebilirim. Bunlarda biri, İstanbul'daki merkez binamızla birlikte iki büromuzun aynı anda bombalanmasıydı. İlk kez yılgınlığa kapılmıştım. ''Tamam'' demiştim, ''Bu sefer başardılar!'' Tüm bilgisayarlarımız, tüm makine ve diğer araçlarımız, çalıştığımız binalarla birlikte yok olmuştu. O binaları ne zorluklara tefriş ettiğimizi en iyi ben bildiğim için, bunun yeniden toparlamanın uzun bir zaman alacağı, bunu yapmayı tekrar göze alıp alamayacağımızı bilmediğim için, yeniden başlasak bile, bir süre, belki de uzun bir süre gazete çıkaramayacağımızı düşünüyordum.
Özgür Gündem'in yayını aksamasın diye çıkardığımız 4 sayfalık gazeteyi, Atılım Gazetesi'nin bürosunda yaptık. Atılım ve Evrensel'in bu konudaki dayanışması çok anlamlı ve tarihsel önemdeydi. 3 Aralık 1994 günü yaşadıklarımızı, 20 Aralık 2011'de yeniden yaşıyorduk. Tam 17 yıl ööncesinden imha, bombayla yapıldı ve çok kabaydı. Şimdiyse bomba kullanılmadı ama gazeteyi fiilen çıkaramaz hale getirilmiştik. Ama 17 yıl önceki gibi, şimdi de 4 sayfa olarak da olsa bayilerde yerimizi almayı başarmıştık...
Yaklaşık 40 yıldır basında çalışıyorum. Bunun son 22 yılı Özgür Basın Geleneği'nde geçti. Burada, pek çok şeye tanık oldum. Aslında yaşadıklarımız son çeyrek yüzyılın bir özeti gibi. Ancak bulunduğumuz yerin önem ve hassasiyeti yüzünden, canımız çok acıdı. Arkadaşlarımızdan öldürülenler oldu. Hapse atılanlar da. Kimisi sürgüne gitmek zorunda kaldı. Bizi susturabilmek için binalarımızın bombalandığı da oldu, topluca gözaltına alınıp, hapse atıldığımızda...
Özgür Basın Geleneği'ndeki iki olayın benim için dönüm noktası olduğunu söyleyebilirim. Bunlarda biri, İstanbul'daki merkez binamızla birlikte iki büromuzun aynı anda bombalanmasıydı. İlk kez yılgınlığa kapılmıştım. ''Tamam'' demiştim, ''Bu sefer başardılar!'' Tüm bilgisayarlarımız, tüm makine ve diğer araçlarımız, çalıştığımız binalarla birlikte yok olmuştu. O binaları ne zorluklara tefriş ettiğimizi en iyi ben bildiğim için, bunun yeniden toparlamanın uzun bir zaman alacağı, bunu yapmayı tekrar göze alıp alamayacağımızı bilmediğim için, yeniden başlasak bile, bir süre, belki de uzun bir süre gazete çıkaramayacağımızı düşünüyordum.
Özgür Gündem'in yayını aksamasın diye çıkardığımız 4 sayfalık gazeteyi, Atılım Gazetesi'nin bürosunda yaptık. Atılım ve Evrensel'in bu konudaki dayanışması çok anlamlı ve tarihsel önemdeydi. 3 Aralık 1994 günü yaşadıklarımızı, 20 Aralık 2011'de yeniden yaşıyorduk. Tam 17 yıl ööncesinden imha, bombayla yapıldı ve çok kabaydı. Şimdiyse bomba kullanılmadı ama gazeteyi fiilen çıkaramaz hale getirilmiştik. Ama 17 yıl önceki gibi, şimdi de 4 sayfa olarak da olsa bayilerde yerimizi almayı başarmıştık...