“Havva Tekin'in şiiri öncelikle tenin ve dokunmanın şiiridir. Nesneler görerek ve daha çok da dokunarak algılandıkları için ten, hem izlenimleri toplayan hem de onları deneyimleyen bir odak gibi çalışır. Yine aynı nedenden bu şiirsel metinde beden topoğrafyası kendine geniş bir yer bulur.
Böylece okur dünyayı tenin perspektifinden görür ve ilkin onun yaşadığı hazzı yineler. Ten ve gözle algılanan bu dünya; renklerle, romantik düş ve betimlemelerle fazlasıyla eriyiktir. Sarıya kesen yediverenler, pembeye çalan badem çiçekleri, iri ve kızıl üzümler, kan kırmızı horoz laleleri üzerinden ve kimi renklerin lehine olmak üzere şiir için özel bir atmosfer hazırlanır.”
“Havva Tekin'in şiiri öncelikle tenin ve dokunmanın şiiridir. Nesneler görerek ve daha çok da dokunarak algılandıkları için ten, hem izlenimleri toplayan hem de onları deneyimleyen bir odak gibi çalışır. Yine aynı nedenden bu şiirsel metinde beden topoğrafyası kendine geniş bir yer bulur.
Böylece okur dünyayı tenin perspektifinden görür ve ilkin onun yaşadığı hazzı yineler. Ten ve gözle algılanan bu dünya; renklerle, romantik düş ve betimlemelerle fazlasıyla eriyiktir. Sarıya kesen yediverenler, pembeye çalan badem çiçekleri, iri ve kızıl üzümler, kan kırmızı horoz laleleri üzerinden ve kimi renklerin lehine olmak üzere şiir için özel bir atmosfer hazırlanır.”