Romanın kahramanı Mansur, yüzyıllar boyunca Cezayir'de yaşamış bir Osmanlı ailesinin oğludur. Cezayir, Fransız sömürgesi haline geldiğinde Fransa'ya tıp öğrenimini yapmaya yollanmıştır. Roman, Mansur'un öğrenimini tamamlayıp İstanbul'a ayak basmasıyla başlar. Mansur, İstanbul'da amcası Şeyh Salih Efendi'yi bulur ve orada kalır. Daha sonar Mansur, bir devlet dairesinde doctor ve tercüman olarak işe başlar. Mansur'un amcası Şeyh Salih Efendi'nin iki karısı ve iki çocuğu vardır. “Çocuk” dediğimiz yirmi beş yaşında evli ve oğlu İsmail Rüştü Bey ile on dokuz yaşını tamamlamış kızı Sabiha Hanım'dır.
İkinci karısının hain bir kardeşi vardır. Adı Raşid'dir. Raşid Efendi, bütün mirasçıları aradan çıkarıp servetin tamamını kız kardeşi yoluyla almak için uğraşır ancak Mansur, Sabiha'nın oyunlarına gelmez. Çünkü Mansur, her şeyden once kendini devlete adamıştır. Eğer evlenecek olsa bu kişi Sabiha değil, Zehra olacaktır.
Romanın kahramanı Mansur, yüzyıllar boyunca Cezayir'de yaşamış bir Osmanlı ailesinin oğludur. Cezayir, Fransız sömürgesi haline geldiğinde Fransa'ya tıp öğrenimini yapmaya yollanmıştır. Roman, Mansur'un öğrenimini tamamlayıp İstanbul'a ayak basmasıyla başlar. Mansur, İstanbul'da amcası Şeyh Salih Efendi'yi bulur ve orada kalır. Daha sonar Mansur, bir devlet dairesinde doctor ve tercüman olarak işe başlar. Mansur'un amcası Şeyh Salih Efendi'nin iki karısı ve iki çocuğu vardır. “Çocuk” dediğimiz yirmi beş yaşında evli ve oğlu İsmail Rüştü Bey ile on dokuz yaşını tamamlamış kızı Sabiha Hanım'dır.
İkinci karısının hain bir kardeşi vardır. Adı Raşid'dir. Raşid Efendi, bütün mirasçıları aradan çıkarıp servetin tamamını kız kardeşi yoluyla almak için uğraşır ancak Mansur, Sabiha'nın oyunlarına gelmez. Çünkü Mansur, her şeyden once kendini devlete adamıştır. Eğer evlenecek olsa bu kişi Sabiha değil, Zehra olacaktır.