Özellikle 19. asırda, Avrupa'da, Allah'ın mülkünü sebeplere ve tabiata paylaştırma noktasında bir yarış başladı. " Allah'sız bir kainat" modeli yerleştirilmeye çalışıldı. Bunun neticesinde de "tesadüf eseri" dünyaya gönderilen insanlar dilediği gibi yaşayacaktı. Bu fırtına Türkiye'yi de etkilemekte gecikmedi. Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında bu inkarcı felsefe yerleştirilmeye başlandı. İşte bunu fark eden Bediüzzaman eserlerine bir yenisini daha ekledi: Tabiat Risalesi. Bu eseri ile "gökleri ve yeri yoktan var eden Allah hakkında şüphe olmayacağını" açıkça ortaya koyarak, "küfrün belini kırdı".
Özellikle 19. asırda, Avrupa'da, Allah'ın mülkünü sebeplere ve tabiata paylaştırma noktasında bir yarış başladı. " Allah'sız bir kainat" modeli yerleştirilmeye çalışıldı. Bunun neticesinde de "tesadüf eseri" dünyaya gönderilen insanlar dilediği gibi yaşayacaktı. Bu fırtına Türkiye'yi de etkilemekte gecikmedi. Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında bu inkarcı felsefe yerleştirilmeye başlandı. İşte bunu fark eden Bediüzzaman eserlerine bir yenisini daha ekledi: Tabiat Risalesi. Bu eseri ile "gökleri ve yeri yoktan var eden Allah hakkında şüphe olmayacağını" açıkça ortaya koyarak, "küfrün belini kırdı".