Tacirler arası ticari satım sözleşmelerinde satış konusu malın sözleşmeye uygunluğu, alıcı açısından büyük bir önem taşımaktadır. Alıcı satış sözleşmesiyle sadece malları teslim almayı değil, malların amaca uygun olmasını ve ayıpsız bir şekilde alınmasını da hedeflemektedir. Satış konusu malların ayıplı olması, alıcının istediği amaca ulaşmasında bir engel teşkil edecektir.
Dolayısıyla satım konusu mallar üzerinde ayıpların bulunması halinde alıcı sözleşme ile ulaşmak istediği hedefe ulaşamayacaktır. İşte satış konusunun, kanunun belirlediği şartlarla, sözleşmeye aykırı olarak belli özellikleri taşımaması hali, hukuken ayıp olarak nitelendirilmiş ve satıcının bunlardan doğan kusursuz bir sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmiştir. Elinizdeki bu çalışma öncelikle tacirler arası ticari satım kavramının diğer satım türlerinden hangi farklılıklar dolayısıyla ayrıldığını inceleyecektir. Zira 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndan ayrılan özel düzenlemesi nedeniyle sadece tacirler arası ticari satımlar yönünden ağırlaştırılmış malı gözden geçirme ve bildirim külfeti alıcıya yüklenilmiştir. Bu doğrultuda bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun tanımı, hukuki niteliği, şartları, incelenmektedir. İkinci bölümde, tacirler arası ticari satımlar yönünden uygulamada özellik arz eden durumlar göz önüne alınarak alıcının kanundan doğan seçimlik hakları kullanabilmek için yerine getirmesi gereken külfetler ve son bölümde satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun kapsamı ve zamanaşımı konuları ele alınmaktadır.
Tacirler arası ticari satım sözleşmelerinde satış konusu malın sözleşmeye uygunluğu, alıcı açısından büyük bir önem taşımaktadır. Alıcı satış sözleşmesiyle sadece malları teslim almayı değil, malların amaca uygun olmasını ve ayıpsız bir şekilde alınmasını da hedeflemektedir. Satış konusu malların ayıplı olması, alıcının istediği amaca ulaşmasında bir engel teşkil edecektir.
Dolayısıyla satım konusu mallar üzerinde ayıpların bulunması halinde alıcı sözleşme ile ulaşmak istediği hedefe ulaşamayacaktır. İşte satış konusunun, kanunun belirlediği şartlarla, sözleşmeye aykırı olarak belli özellikleri taşımaması hali, hukuken ayıp olarak nitelendirilmiş ve satıcının bunlardan doğan kusursuz bir sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmiştir. Elinizdeki bu çalışma öncelikle tacirler arası ticari satım kavramının diğer satım türlerinden hangi farklılıklar dolayısıyla ayrıldığını inceleyecektir. Zira 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndan ayrılan özel düzenlemesi nedeniyle sadece tacirler arası ticari satımlar yönünden ağırlaştırılmış malı gözden geçirme ve bildirim külfeti alıcıya yüklenilmiştir. Bu doğrultuda bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun tanımı, hukuki niteliği, şartları, incelenmektedir. İkinci bölümde, tacirler arası ticari satımlar yönünden uygulamada özellik arz eden durumlar göz önüne alınarak alıcının kanundan doğan seçimlik hakları kullanabilmek için yerine getirmesi gereken külfetler ve son bölümde satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun kapsamı ve zamanaşımı konuları ele alınmaktadır.