Kapitalist toplumun gerçekliği yanıltıcıdır.
Tarihte hiçbir toplumda insan diğer bütün insanlara kapitalist toplumda olduğu kadar bağımlı hale gelip toplumsallaşmamıştır. Ve yine tarihte hiçbir toplumda insan diğer bütün insanlar karşısında kapitalist toplumda olduğu kadar yalnız bırakılıp bireyselleştirilmemiştir. Bu kitap her geçen gün artarak yaşanan ekonomik sıkıntıların bireysel değil toplumsal sorunlar olduğunu hatırlatmak için yazıldı.
Yani çocuklarımızı eğiten öğretmenlerin, ofis emekçilerinin, mühendislerin, torna başındaki ustaların, işçilerin, ormanlarımızdaki ve tarım alanlarımızdaki köylülerin, küçük çiftçilerin, tarım emekçilerinin, hastaneleri ellerinden alınan doktorların, hemşirelerin, sağlık emekçilerinin, kamu hizmeti veren memur ve işçilerin, fabribakaları özelleştiren sanayi emekçilerinin, denizlerimizdeki balıkçıların, yaşantımızın ayrılmazı parçarı esnafın, merdiven altında "kayıtdışı" çalışanların, evlerimizdeki annelerin, eşlerin, temizlik emekçilerinin, her anlamda saldırı altındaki üniversite öğretim üyelerinin ve her şeye rağman okuluna, üniversitesine devam eden öğrencilerin piyasa aktörleri değil, yaşantılarını birbirlerine emekleriyle mümkün kılan insanlar olduklarını hatırlatmak için yazıldı.
Evet, bu kitap günlük hayatın içinden ama bu hayatın yanılsamalarına karşı yazıldı. Piyasanın yalnızlaştırılmasına karşı emeğin toplumsallığını savunmak adına karşı-iktisada davet için yazıldı. Günümüz iktisadi sorunlarının odağında her düzeyde artan "borçluluk" ilişkisinin yer aldığı tespitinden hareketle yazılan bu kitap, dünya ekonomisine ve Türkiye'ye kuramsal ve güncel açılardan bakıyor. Yaşam bütün umursamazlığıyla akıyor ve tahsildarlarla borçlular, yönetenlerle yönetilenler, saldıranlarla saldıranlar, sömürenlerle üretenler, ölümle yaşam, iktisatla karşı iktisat mücadeleye devam ediyor...
Kapitalist toplumun gerçekliği yanıltıcıdır.
Tarihte hiçbir toplumda insan diğer bütün insanlara kapitalist toplumda olduğu kadar bağımlı hale gelip toplumsallaşmamıştır. Ve yine tarihte hiçbir toplumda insan diğer bütün insanlar karşısında kapitalist toplumda olduğu kadar yalnız bırakılıp bireyselleştirilmemiştir. Bu kitap her geçen gün artarak yaşanan ekonomik sıkıntıların bireysel değil toplumsal sorunlar olduğunu hatırlatmak için yazıldı.
Yani çocuklarımızı eğiten öğretmenlerin, ofis emekçilerinin, mühendislerin, torna başındaki ustaların, işçilerin, ormanlarımızdaki ve tarım alanlarımızdaki köylülerin, küçük çiftçilerin, tarım emekçilerinin, hastaneleri ellerinden alınan doktorların, hemşirelerin, sağlık emekçilerinin, kamu hizmeti veren memur ve işçilerin, fabribakaları özelleştiren sanayi emekçilerinin, denizlerimizdeki balıkçıların, yaşantımızın ayrılmazı parçarı esnafın, merdiven altında "kayıtdışı" çalışanların, evlerimizdeki annelerin, eşlerin, temizlik emekçilerinin, her anlamda saldırı altındaki üniversite öğretim üyelerinin ve her şeye rağman okuluna, üniversitesine devam eden öğrencilerin piyasa aktörleri değil, yaşantılarını birbirlerine emekleriyle mümkün kılan insanlar olduklarını hatırlatmak için yazıldı.
Evet, bu kitap günlük hayatın içinden ama bu hayatın yanılsamalarına karşı yazıldı. Piyasanın yalnızlaştırılmasına karşı emeğin toplumsallığını savunmak adına karşı-iktisada davet için yazıldı. Günümüz iktisadi sorunlarının odağında her düzeyde artan "borçluluk" ilişkisinin yer aldığı tespitinden hareketle yazılan bu kitap, dünya ekonomisine ve Türkiye'ye kuramsal ve güncel açılardan bakıyor. Yaşam bütün umursamazlığıyla akıyor ve tahsildarlarla borçlular, yönetenlerle yönetilenler, saldıranlarla saldıranlar, sömürenlerle üretenler, ölümle yaşam, iktisatla karşı iktisat mücadeleye devam ediyor...