Taksir, Bilinçli Taksir, Olası Kast ve Kast Kavramları ile Bu Kavramların Karşılaştırılarak Farklarının Ortaya Konulması
Taksirli Suç Türü Olarak İş Kazaları
Taksirli Suç Türü Olarak Maden Kazaları
Toplum halinde yaşama zorunluluğu ve gelişen teknoloji, insanoğluna sağladığı kolaylıklar yanında birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Kalabalıklaşan şehirler, önlenemez şekilde ilerleyen teknoloji ve karmaşıklaşan yaşam nedeni ile gerek kasıtlı ve gerekse taksirli suç oranları artmıştır. Ancak taksirli suçlar, herhangi bir suç işleme kastı olmaksızın, hayatın olağan akışı içinde hareket eden insanı konu alması bakımından, kasıtlı suçlara nazaran çok daha geniş bir alana sahiptir. Öyle ki, herkes olağan yaşamı içinde bir taksirli suçun faili veya mağduru olma riski altındadır. Gerek kanun koyucu tarafından yapılan mevzuatsal düzenlemelerle, gerekse uygulayıcılar tarafından yapılan denetimler ile bu risklerin önlenmesi, önlenemez durumda ise azaltılması amaçlanmaktadır. Bugün toplumsal yaşamımızı düzenleyen trafik kuralları, iş sağlığı ve güvenliği kuralları, ateşli silahlar ile ilgili kurallar ve benzeri pek çok düzenlemenin temelinde, muhtemel risklerin önlenmesi veya önlenemez risklerin azaltılması gayesi yatmaktadır. Bu gayenin gerçekleştirilmesinde birincil görev, düzenlenen kurallara uyma yükümlülüğü altındaki bireylere düşmektedir. Her insan, toplumsal yaşamı düzenleyen ve toplumsal risklerin minimize edilmesini amaçlayan kurallara uymak ve bu kuralların gereğini yerine getirmek zorundadır. İşte insanın toplumsal düzeni sağlayan bu kurallara uyma yükümlülüğünü, tedbirsizlik, dikkatsizlik ve benzeri sebeplerle yerine getirmemesi durumunda taksirli suç kavramı ile karşılaşıyoruz.
Ancak taksirli suçların niteliği gereği uygulamada, istenmeden meydana getirilen sonuçlarda kusurluluğun bulunup bulunmadığını, bulunmakta ise sorumluların kimler olduğunu ve kusurluluklarının niteliğini belirlemek pek de kolay değildir. Çünkü taksir kavramı, tanımında yer alan tedbirsizlik, dikkatsizlik gibi subjektif unsurlar nedeni ile, belli bazı objektif kriterler baz alınarak saptanabilecek bir nitelik taşımamaktadır. Bu nedenle her olayın özelliğine göre ayrı bir belirleme ve değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir. Suçun faili, meydana gelen olaya istemeden sebebiyet verdiği için bu belirleme ve saptama daha büyük bir önem taşımaktadır.
Bu kitap kapsamında, ilk olarak kusurluluk kavramı ve unsurları üzerinde kısaca durulduktan sonra, kast ile taksir kavramları ele alınacak; taksir, bilinçli taksir, olası kast ve kast kavramları arasındaki farklar ortaya konulacak ve uygulamada karşılaşılan sorunlar ilgili Yargıtay kararları ışığında çözülmeye çalışılacaktır. Son olarak da, günümüz iş hayatında, teknolojik gelişmelere paralel olarak büyük bir önem kazanan iş kazaları ile maden kazaları, cezai boyutu ile incelenecek ve değerlendirilecektir.
Taksir, Bilinçli Taksir, Olası Kast ve Kast Kavramları ile Bu Kavramların Karşılaştırılarak Farklarının Ortaya Konulması
Taksirli Suç Türü Olarak İş Kazaları
Taksirli Suç Türü Olarak Maden Kazaları
Toplum halinde yaşama zorunluluğu ve gelişen teknoloji, insanoğluna sağladığı kolaylıklar yanında birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Kalabalıklaşan şehirler, önlenemez şekilde ilerleyen teknoloji ve karmaşıklaşan yaşam nedeni ile gerek kasıtlı ve gerekse taksirli suç oranları artmıştır. Ancak taksirli suçlar, herhangi bir suç işleme kastı olmaksızın, hayatın olağan akışı içinde hareket eden insanı konu alması bakımından, kasıtlı suçlara nazaran çok daha geniş bir alana sahiptir. Öyle ki, herkes olağan yaşamı içinde bir taksirli suçun faili veya mağduru olma riski altındadır. Gerek kanun koyucu tarafından yapılan mevzuatsal düzenlemelerle, gerekse uygulayıcılar tarafından yapılan denetimler ile bu risklerin önlenmesi, önlenemez durumda ise azaltılması amaçlanmaktadır. Bugün toplumsal yaşamımızı düzenleyen trafik kuralları, iş sağlığı ve güvenliği kuralları, ateşli silahlar ile ilgili kurallar ve benzeri pek çok düzenlemenin temelinde, muhtemel risklerin önlenmesi veya önlenemez risklerin azaltılması gayesi yatmaktadır. Bu gayenin gerçekleştirilmesinde birincil görev, düzenlenen kurallara uyma yükümlülüğü altındaki bireylere düşmektedir. Her insan, toplumsal yaşamı düzenleyen ve toplumsal risklerin minimize edilmesini amaçlayan kurallara uymak ve bu kuralların gereğini yerine getirmek zorundadır. İşte insanın toplumsal düzeni sağlayan bu kurallara uyma yükümlülüğünü, tedbirsizlik, dikkatsizlik ve benzeri sebeplerle yerine getirmemesi durumunda taksirli suç kavramı ile karşılaşıyoruz.
Ancak taksirli suçların niteliği gereği uygulamada, istenmeden meydana getirilen sonuçlarda kusurluluğun bulunup bulunmadığını, bulunmakta ise sorumluların kimler olduğunu ve kusurluluklarının niteliğini belirlemek pek de kolay değildir. Çünkü taksir kavramı, tanımında yer alan tedbirsizlik, dikkatsizlik gibi subjektif unsurlar nedeni ile, belli bazı objektif kriterler baz alınarak saptanabilecek bir nitelik taşımamaktadır. Bu nedenle her olayın özelliğine göre ayrı bir belirleme ve değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir. Suçun faili, meydana gelen olaya istemeden sebebiyet verdiği için bu belirleme ve saptama daha büyük bir önem taşımaktadır.
Bu kitap kapsamında, ilk olarak kusurluluk kavramı ve unsurları üzerinde kısaca durulduktan sonra, kast ile taksir kavramları ele alınacak; taksir, bilinçli taksir, olası kast ve kast kavramları arasındaki farklar ortaya konulacak ve uygulamada karşılaşılan sorunlar ilgili Yargıtay kararları ışığında çözülmeye çalışılacaktır. Son olarak da, günümüz iş hayatında, teknolojik gelişmelere paralel olarak büyük bir önem kazanan iş kazaları ile maden kazaları, cezai boyutu ile incelenecek ve değerlendirilecektir.