Halife Harun Reşid oğlunu Asmai'ye, ondan ilim ve edep öğrenmesi için gönderdi. (Asmai Harun Reşidin oğulları Emin ve Me'mun'un Arap edebiyatında hocalarıydı. Kendisi Arap edebiyatında zamanının en büyük alimlerindendi. Özellikle lügat ve şiirde dahiydi) Hayli zaman sonra bir gün halife Asmai'nin abdest aldığını ve ayaklarını yıkadığını gördü. Kendi oğlu da onun ayaklarına su döküyordu. Bundan dolayı Asmai'yi;
- “Ben sana oğlumu ilim ve edep öğretesin diye göndermiştim. Neden sen ona bir eliyle su dökmesini diğeriyle de ayaklarını yıkamasını emretmedin!” diye ikaz etti. (Buradan anlaşıldı ki ilim ve edep sahibi olmak vezir olmaktan daha yücedir.)
“Bir şeyi bin defa dinleyen kimsenin daha sonra aynı şeyi ilk defa dinlediği (halindeki) gibi tazim ve hürmet göstermezse ilim ehlinden olamaz.”
(Ey Aziz) Bil ki; her Müslüman erkek ve kadına ilimlerin hepsini öğrenmek farz ve lazım değildir. Belki her Müslüman'a farz ve vacip olan İlmi Hal'dir.
Halife Harun Reşid oğlunu Asmai'ye, ondan ilim ve edep öğrenmesi için gönderdi. (Asmai Harun Reşidin oğulları Emin ve Me'mun'un Arap edebiyatında hocalarıydı. Kendisi Arap edebiyatında zamanının en büyük alimlerindendi. Özellikle lügat ve şiirde dahiydi) Hayli zaman sonra bir gün halife Asmai'nin abdest aldığını ve ayaklarını yıkadığını gördü. Kendi oğlu da onun ayaklarına su döküyordu. Bundan dolayı Asmai'yi;
- “Ben sana oğlumu ilim ve edep öğretesin diye göndermiştim. Neden sen ona bir eliyle su dökmesini diğeriyle de ayaklarını yıkamasını emretmedin!” diye ikaz etti. (Buradan anlaşıldı ki ilim ve edep sahibi olmak vezir olmaktan daha yücedir.)
“Bir şeyi bin defa dinleyen kimsenin daha sonra aynı şeyi ilk defa dinlediği (halindeki) gibi tazim ve hürmet göstermezse ilim ehlinden olamaz.”
(Ey Aziz) Bil ki; her Müslüman erkek ve kadına ilimlerin hepsini öğrenmek farz ve lazım değildir. Belki her Müslüman'a farz ve vacip olan İlmi Hal'dir.