Bugün, 21. yüzyılın ilk on senesinde, gizemli bir çağda yaşıyoruz. Bağnazlık, gerçeklikdışı batıl inançlar, dogmalar/öğretiler ve Bilimcilik, her biri kendi tuhaf yöntemleriyle hayatlarımıza musallat oluyor. Bilimcilik yandaşları, Ulu Bilim ve Teknoloji'nin (Laboratuvarlar) insan varoluşuyla ve spiritüelliğiyle ilgili tüm sorulara cevap verebileceği yanılgısı içinde.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Eski Ahit'in ilk kitabının Yaratılış başlıklı ilk dörtlüğünde Tanrı/Elohim diye adlandırılan Mevcûdiyet'in, Quiddity (Ne-lik) ve Haecceity (Bu-luk) durumu hakkındadır. İncil'e ait Tanrı/Elohim, Talmud'a ait Tanrı/Yahve'den farklıdır. Bu kitaptaki Mevcûdiyet (Presence) anlayışı, klasik Teoloji'de bahsedilen Mevcûdiyet anlayışıyla birebir benzeşmez ya da eşanlamlı değildir. Burada kullanıldığı anlamıyla Mevcûdiyet (Presence), Tanrıbilim (Hıristiyanlık) aracılığıyla araştırılan Mevcûdiyet değil, felsefî ve Aklî/Zihinsel olarak algılanan (Heuristic) Mevcûdiyet'tir.
İnsanın hayatında Tanrı'nın olmaması Mevcudiyet'in (Presence) ıskalanması demektir. Asıl inanılmaz olan, Tanrı ile Akıl'ı ve/veya Din ile Bilim'i birbirlerinden tamamen farklı zıt kutuplar şeklinde algılama yanılgısı içinde olmaktır. Oysa Akıl, Tanrı'nın içindedir, Bilim ise Din'in Baş tematiği (Premium) gibidir.
Bugün, 21. yüzyılın ilk on senesinde, gizemli bir çağda yaşıyoruz. Bağnazlık, gerçeklikdışı batıl inançlar, dogmalar/öğretiler ve Bilimcilik, her biri kendi tuhaf yöntemleriyle hayatlarımıza musallat oluyor. Bilimcilik yandaşları, Ulu Bilim ve Teknoloji'nin (Laboratuvarlar) insan varoluşuyla ve spiritüelliğiyle ilgili tüm sorulara cevap verebileceği yanılgısı içinde.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Eski Ahit'in ilk kitabının Yaratılış başlıklı ilk dörtlüğünde Tanrı/Elohim diye adlandırılan Mevcûdiyet'in, Quiddity (Ne-lik) ve Haecceity (Bu-luk) durumu hakkındadır. İncil'e ait Tanrı/Elohim, Talmud'a ait Tanrı/Yahve'den farklıdır. Bu kitaptaki Mevcûdiyet (Presence) anlayışı, klasik Teoloji'de bahsedilen Mevcûdiyet anlayışıyla birebir benzeşmez ya da eşanlamlı değildir. Burada kullanıldığı anlamıyla Mevcûdiyet (Presence), Tanrıbilim (Hıristiyanlık) aracılığıyla araştırılan Mevcûdiyet değil, felsefî ve Aklî/Zihinsel olarak algılanan (Heuristic) Mevcûdiyet'tir.
İnsanın hayatında Tanrı'nın olmaması Mevcudiyet'in (Presence) ıskalanması demektir. Asıl inanılmaz olan, Tanrı ile Akıl'ı ve/veya Din ile Bilim'i birbirlerinden tamamen farklı zıt kutuplar şeklinde algılama yanılgısı içinde olmaktır. Oysa Akıl, Tanrı'nın içindedir, Bilim ise Din'in Baş tematiği (Premium) gibidir.