Bu güne kadar Atayurt hikâyelerini yabancı seyyahların gözüyle, onların kaleminden okuduk. Bir bakıma buna mecburduk. Çünkü Türk bilincinin oluşmaya başladığı 20. Yüzyıl başlarından itibaren özellikle de Sovyet rejiminin kurulması ile Türk Dünyası ve onların yaşadığı coğrafya biz Batı Türklerine 70 yıl kapalı kaldı.
Bu yüzden Atayurt bilgilerimiz romantik ve duygusal seviyede kaldı. 20. yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışı esnasında yaşadığımız toplumsal deprem bizi hayal kurmaktan bile uzaklaştırdı. Öyle ki Atayurt hayalleri kuranlar “Kılıç kuşanıp, atlara binip, Orta Asya'yı fethetmeye gidecek olan hayalperest hatta serseri Turancılar” olarak dillendirildi. Bu söylemlerin gerçeklik payı da yok değildi: Hangi güçle, hangi imkânla, hangi yolla? Hayallerimize kelepçe taktığımızın bile farkında olmadan yıllar geçirdik.
Atsız gibi bazılarımız bu hayallerden vazgeçmedi.
Bazılarımız ise “artık oraları unutmak lazım” düşüncesinde idi.
Gün geldi, devran döndü başka bir âlem oluştu. Yıkılmaz sanılan SSCB İmparatorluğu yıkılıp dağıldı.
Ulaşılmaz dediğimiz Tanrı Dağları'na ulaşıldı.
Bu kitabımızda Tanrı Dağları'ndan başlayıp, Atayurtları, Kırgızistan ve Özbekistan'a yaptığımız inceleme gezilerine dair tespit, gözlem ve araştırma yazılarımız yer almaktadır.
Bugün Kırgız ve Özbek topraklarında bıraktığımız anılar, geçmiş ve bugünü kıyaslayan tespitleri yapabilecek duruma geldik.
Adları farklı onlarca kavim ve urug nasıl oluyor da Türk deyince birleşebiliyordu?
Alp Er Tunga bizim neyimiz olurdu?
Biz destan Kahramanı Manas'a neden bu kadar kalpten yakınlık duyuyorduk?
Kutat-ku Bilig neydi? Yusuf Has Hacip kimdi?
Dünyanın en büyük Cihangirlerinden Timur kimdi?
Dünya ölçeğinde yazar ve edebiyatçı Cengiz Aytmatof kimdi? Babası neden kurşuna dizildi?
Bişkek'te Atabeyt Aydınları, Emir Timur ve İmam Buhari, İmam Maturidi, Harezmşahların topraklarında Tekeliler, Karamanlar ve daha birçok Türkmen aşiretlerinin Atayurt bölümü, Semerkant, Buhara, Taşkent, camiler, türbeler, medreseler, eski eserler, göller, ırmaklar, dağlar farklı bir üslup ve gözle şiirler, destanlarla anlatılmıştır.
Bunlar bir Anadolu Türkünün Atayurt gözlemleridir.
Bu güne kadar Atayurt hikâyelerini yabancı seyyahların gözüyle, onların kaleminden okuduk. Bir bakıma buna mecburduk. Çünkü Türk bilincinin oluşmaya başladığı 20. Yüzyıl başlarından itibaren özellikle de Sovyet rejiminin kurulması ile Türk Dünyası ve onların yaşadığı coğrafya biz Batı Türklerine 70 yıl kapalı kaldı.
Bu yüzden Atayurt bilgilerimiz romantik ve duygusal seviyede kaldı. 20. yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışı esnasında yaşadığımız toplumsal deprem bizi hayal kurmaktan bile uzaklaştırdı. Öyle ki Atayurt hayalleri kuranlar “Kılıç kuşanıp, atlara binip, Orta Asya'yı fethetmeye gidecek olan hayalperest hatta serseri Turancılar” olarak dillendirildi. Bu söylemlerin gerçeklik payı da yok değildi: Hangi güçle, hangi imkânla, hangi yolla? Hayallerimize kelepçe taktığımızın bile farkında olmadan yıllar geçirdik.
Atsız gibi bazılarımız bu hayallerden vazgeçmedi.
Bazılarımız ise “artık oraları unutmak lazım” düşüncesinde idi.
Gün geldi, devran döndü başka bir âlem oluştu. Yıkılmaz sanılan SSCB İmparatorluğu yıkılıp dağıldı.
Ulaşılmaz dediğimiz Tanrı Dağları'na ulaşıldı.
Bu kitabımızda Tanrı Dağları'ndan başlayıp, Atayurtları, Kırgızistan ve Özbekistan'a yaptığımız inceleme gezilerine dair tespit, gözlem ve araştırma yazılarımız yer almaktadır.
Bugün Kırgız ve Özbek topraklarında bıraktığımız anılar, geçmiş ve bugünü kıyaslayan tespitleri yapabilecek duruma geldik.
Adları farklı onlarca kavim ve urug nasıl oluyor da Türk deyince birleşebiliyordu?
Alp Er Tunga bizim neyimiz olurdu?
Biz destan Kahramanı Manas'a neden bu kadar kalpten yakınlık duyuyorduk?
Kutat-ku Bilig neydi? Yusuf Has Hacip kimdi?
Dünyanın en büyük Cihangirlerinden Timur kimdi?
Dünya ölçeğinde yazar ve edebiyatçı Cengiz Aytmatof kimdi? Babası neden kurşuna dizildi?
Bişkek'te Atabeyt Aydınları, Emir Timur ve İmam Buhari, İmam Maturidi, Harezmşahların topraklarında Tekeliler, Karamanlar ve daha birçok Türkmen aşiretlerinin Atayurt bölümü, Semerkant, Buhara, Taşkent, camiler, türbeler, medreseler, eski eserler, göller, ırmaklar, dağlar farklı bir üslup ve gözle şiirler, destanlarla anlatılmıştır.
Bunlar bir Anadolu Türkünün Atayurt gözlemleridir.