Tanrı'nın Günlüğü

Stok Kodu:
9786051289878
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
174
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
12,96
10,37
9786051289878
636877
Tanrı'nın Günlüğü
Tanrı'nın Günlüğü
10.37

Onun adı Zaman! O ki evrenin tek Efendisidir. Zalimliğini ve tarafsızlığını asla kaybetmeyen Kelam-ı Azamıdır!

Be hey gafil insanoğlu! Başlangıcı ve sonu belli olmayan sonsuzluğumda bütün canlıları önümde diz çöktüren,yok eden, senin obur, ruhsuz ve Zalim Efendin benim!

Kavramları sen yaratırsın ama yazar olan benim!

Be hey gafil kadın! Nasıl olur da benim için Tanrı'nın tuttuğu günlük diyebilirsin?

Sen ancak benim yazdırdıklarımdan kendine bir tanrı yaratabilirsin. Bu ise kendinden kaçmaktan başka bir şey değildir! Sorgusuz sualsiz teslim olmak için yarattığın düşünceden başka bir şey değildir.

Böylelikle yaptığın her hatayı, başarısızlıklarını, yenilgilerini, uğradığın haksızlıkları çektiğin acıları tevekkül adı altında ona mal edersin.

Senin kafanda yarattığın düşünce tanrı olamaz... Olsa olsa günah keçisi!

Hayatın gerçek yüzünü öykülere nakışlıyor Zerrin Koç. Günlük yaşamın puslu sokaklarından küslükler, öfkeler, sitemler, sevdalar, umutlar, hayaller, kırgınlıklar, uğranılan bozgunlar, geçmişe gidip gelmeler... devşiriyor. Öykülerinde Ölüm - Aşk - Zaman birbirinden hiç kopmayan bir sac ayağı. Yazarın kahramanına âşık olması bir başka acının ve açmazın unutulmazı. Kadınla erkek kahramanlar arasındaki çekişme, sevgi, ayrılık hayatın ta kendisi.

Gerçeğin yazıya geçirilmiş hali Tanrı'nın Günlüğü'ndeki öykülerin belkemiğini oluşturuyor.

Ele aldığı olaylarda duyguyu öne çıkarmıyor Zerrin Koç, iyice süzüyor, dengeliyor.

Çocukların gözüyle hayatı anlamaya, anlatmaya çalışıyor iç sızılarını öykülerine ağdırarak. Anlattığı olaylarda ince nüanslı anlar önemli, derinlerde kalmış unutulmaz anılar da. “geçmişin göçmeni” öykülerinin iz sürücüsü.

Yurtdışında insan ne kadar yıldız olabilir sorusu bir köprü oluşturuyor kız çocuğu ile ailesi arasında. 1940'lı yılların İstanbul'undan pastel yaşamlar. Üvey annenin yaraladığı çocukluk. “göbekli halı”, “bakır mangal”, “aynalı konsol” ve masalın gerçek yüzü ya da gerçeğin masalı...

Zerrin Koç yalın, dupduru bir Türkçe ile etkileyici yazınsal bir kurgu oluşturuyor öykülerinde. Olay örgüsünü dağıtmadan, ince ayrıntılara, kahramanların dünyasına ustalıkla mercek tutarak elden bırakılamayan öyküler yazıyor.

Onun adı Zaman! O ki evrenin tek Efendisidir. Zalimliğini ve tarafsızlığını asla kaybetmeyen Kelam-ı Azamıdır!

Be hey gafil insanoğlu! Başlangıcı ve sonu belli olmayan sonsuzluğumda bütün canlıları önümde diz çöktüren,yok eden, senin obur, ruhsuz ve Zalim Efendin benim!

Kavramları sen yaratırsın ama yazar olan benim!

Be hey gafil kadın! Nasıl olur da benim için Tanrı'nın tuttuğu günlük diyebilirsin?

Sen ancak benim yazdırdıklarımdan kendine bir tanrı yaratabilirsin. Bu ise kendinden kaçmaktan başka bir şey değildir! Sorgusuz sualsiz teslim olmak için yarattığın düşünceden başka bir şey değildir.

Böylelikle yaptığın her hatayı, başarısızlıklarını, yenilgilerini, uğradığın haksızlıkları çektiğin acıları tevekkül adı altında ona mal edersin.

Senin kafanda yarattığın düşünce tanrı olamaz... Olsa olsa günah keçisi!

Hayatın gerçek yüzünü öykülere nakışlıyor Zerrin Koç. Günlük yaşamın puslu sokaklarından küslükler, öfkeler, sitemler, sevdalar, umutlar, hayaller, kırgınlıklar, uğranılan bozgunlar, geçmişe gidip gelmeler... devşiriyor. Öykülerinde Ölüm - Aşk - Zaman birbirinden hiç kopmayan bir sac ayağı. Yazarın kahramanına âşık olması bir başka acının ve açmazın unutulmazı. Kadınla erkek kahramanlar arasındaki çekişme, sevgi, ayrılık hayatın ta kendisi.

Gerçeğin yazıya geçirilmiş hali Tanrı'nın Günlüğü'ndeki öykülerin belkemiğini oluşturuyor.

Ele aldığı olaylarda duyguyu öne çıkarmıyor Zerrin Koç, iyice süzüyor, dengeliyor.

Çocukların gözüyle hayatı anlamaya, anlatmaya çalışıyor iç sızılarını öykülerine ağdırarak. Anlattığı olaylarda ince nüanslı anlar önemli, derinlerde kalmış unutulmaz anılar da. “geçmişin göçmeni” öykülerinin iz sürücüsü.

Yurtdışında insan ne kadar yıldız olabilir sorusu bir köprü oluşturuyor kız çocuğu ile ailesi arasında. 1940'lı yılların İstanbul'undan pastel yaşamlar. Üvey annenin yaraladığı çocukluk. “göbekli halı”, “bakır mangal”, “aynalı konsol” ve masalın gerçek yüzü ya da gerçeğin masalı...

Zerrin Koç yalın, dupduru bir Türkçe ile etkileyici yazınsal bir kurgu oluşturuyor öykülerinde. Olay örgüsünü dağıtmadan, ince ayrıntılara, kahramanların dünyasına ustalıkla mercek tutarak elden bırakılamayan öyküler yazıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat