Bağdatlı Müderriszâde Mehmed Fehmi Efendi (1873-1944)'nin elinizde tuttuğunuz bu eseri, 1908-1918 tarihleri arasında görev yaptığı İstanbul Dârülfünun'da verdiği derslerin notlarını ihtiva edenTârîh-i Edebiyyât-ı Arabiyyeadını taşır ve Arap Edebiyatı Tarihi'ne dair Osmanlıca yazılmış "en kapsamlı" eserdir. Bu yönüyle eser, alanında ilk ve tek kabul edilebilir. Zira Mehmed Fehmi'den önce ve sonra Osmanlı Devleti'nde Arap Edebiyatı Tarihi'ne dair bu kapsam ve hacimde bir eser neşredilmemiştir. Eser başta dört cilt olarak planlanmış, ancak Birinci Dünya Savaşı'nın etkisiyle sadece birinci cildi basılabilmiştir. Müellif bu ciltte Arap dili ve edebiyatı çerçevesinde birçok konuyu ele almıştır. Cahiliye Devri Arap edebiyatı ve tarihi başta olmak üzere Arapçanın gelişim serüveni ve diğer diller üzerindeki etkisi, Arap şiirinin genel özellikleri ve önemli isimleri, meşhur kasidelerin yapısı ve Arap edebiyatını diğer ulusların edebiyatından ayıran karakteristik özellikleri gibi konuların anlaşılması için gerekli birçok önemli bilgiyi ihtiva etmiştir. Müellif özellikle örnek olarak aktardığı şiir ve nesir parçalarını açıklarken şiirdeki anlamı daha iyi ortaya koyabilmek adına kelimeler üzerinde teker teker durmuş; bilinmeyen kelimeleri açıkladıktan sonra manayı vermiştir. Bu durum okuyucuda metni okurken kendini sınıf ortamında, tam da hocanın karşısındaymış ve onu dinliyormuş hissi uyandırıyor. Eser Arap edebiyatı, Arapçanın doğuşu ve gelişimi, erken dönem Arap toplumu, Cahiliye şiiri ve İslam medeniyetinin Batı medeniyeti üzerindeki etkisi gibi alanlarda çalışmalar yürüten araştırmacı ve okuyucuların başvurabilecekleri temel kaynaklardan biridir. Bu yönüyle eserin, Arap dili ve edebiyatı uzmanlarının yanı sıra Arapçaya, İslâm medeniyetine ve şiir şerhine ilgi duyan genel okuyucu kitlesine de hitap ettiği rahatlıkla söylenebilir. Kitabın diğer ciltlerinin basılamaması ise Arap Edebiyatı Tarihi için büyük bir kayıptır.
Bağdatlı Müderriszâde Mehmed Fehmi Efendi (1873-1944)'nin elinizde tuttuğunuz bu eseri, 1908-1918 tarihleri arasında görev yaptığı İstanbul Dârülfünun'da verdiği derslerin notlarını ihtiva edenTârîh-i Edebiyyât-ı Arabiyyeadını taşır ve Arap Edebiyatı Tarihi'ne dair Osmanlıca yazılmış "en kapsamlı" eserdir. Bu yönüyle eser, alanında ilk ve tek kabul edilebilir. Zira Mehmed Fehmi'den önce ve sonra Osmanlı Devleti'nde Arap Edebiyatı Tarihi'ne dair bu kapsam ve hacimde bir eser neşredilmemiştir. Eser başta dört cilt olarak planlanmış, ancak Birinci Dünya Savaşı'nın etkisiyle sadece birinci cildi basılabilmiştir. Müellif bu ciltte Arap dili ve edebiyatı çerçevesinde birçok konuyu ele almıştır. Cahiliye Devri Arap edebiyatı ve tarihi başta olmak üzere Arapçanın gelişim serüveni ve diğer diller üzerindeki etkisi, Arap şiirinin genel özellikleri ve önemli isimleri, meşhur kasidelerin yapısı ve Arap edebiyatını diğer ulusların edebiyatından ayıran karakteristik özellikleri gibi konuların anlaşılması için gerekli birçok önemli bilgiyi ihtiva etmiştir. Müellif özellikle örnek olarak aktardığı şiir ve nesir parçalarını açıklarken şiirdeki anlamı daha iyi ortaya koyabilmek adına kelimeler üzerinde teker teker durmuş; bilinmeyen kelimeleri açıkladıktan sonra manayı vermiştir. Bu durum okuyucuda metni okurken kendini sınıf ortamında, tam da hocanın karşısındaymış ve onu dinliyormuş hissi uyandırıyor. Eser Arap edebiyatı, Arapçanın doğuşu ve gelişimi, erken dönem Arap toplumu, Cahiliye şiiri ve İslam medeniyetinin Batı medeniyeti üzerindeki etkisi gibi alanlarda çalışmalar yürüten araştırmacı ve okuyucuların başvurabilecekleri temel kaynaklardan biridir. Bu yönüyle eserin, Arap dili ve edebiyatı uzmanlarının yanı sıra Arapçaya, İslâm medeniyetine ve şiir şerhine ilgi duyan genel okuyucu kitlesine de hitap ettiği rahatlıkla söylenebilir. Kitabın diğer ciltlerinin basılamaması ise Arap Edebiyatı Tarihi için büyük bir kayıptır.