Tarihin her devrinde her seviyedeki insanlar yaşadıkları şehir ve bölgelerin tarihlerine ve bu tarihlere dair yazılan eserlere ilgi duymuşlardır. Çünkü insan yaşadığı yerin bugününü bilmek istediği gibi dününü de bilmek ister. Bu sebeple birçok şehir ve bölge tarihi kaleme alınmıştır.
Müslüman tarihçiler de bundan hareketle tarih yazımının başlamasına paralel olarak şehir ve bölgelerin tarihine dair eserler kaleme almışlardır. Bu eserlerin başında hiç şüphesiz Âdem Aleyhisselamın ilk meskeni olan ve yeryüzünde Allah'ın sağ elini temsil eden Kabe'ye ev sahipliği yapan, Peygamberimizin de doğup büyüdüğü ve vahye mazhar olduğu yer olan Mekke-i Mükerreme ile Medinetü'n-Nebi unvanına sahip Medine-i Münevvere şehri gelmektedir. Hz. Ömer döneminden başlayıp günümüze kadar gelen dönemde bu iki önemli şehirle ilgili birçok eser kaleme alınmıştır.
Bu eserler incelendiğinde bazılarının sadece bu iki şehrin faziletlerini bazılarının ise bu iki şehirdeki tarihi, dini eserleri, tabii ve mimari yapıları bir kısmının ise bu iki şehirde meydana gelmiş önemli olayları, bu şehirlerde yaşayan önemli kimselerin (idareci, alim vb.) hayatlarını konu etmiş oldukları görülür.
Bu eserlerden biri, Semhudi'nin Arapça yazdığı Hulasatü'l-Vefa bi-Ahbar-i Dari'l Mustafa isimli çalışması olup; önce Ak Sultan tarafından Ahbar-ı Hasina adıyla Farsça'ya daha sonra da Mehmed Âşık Hanefi tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiştir. Mehmet Âşık Hanefi, arkadaş-larının teşvikiyle Semhudi'nin Tarih-i Mekke adlı eserini de tercüme edip Ahbar-ı Mekkiyye adıyla insanların istifadesine sunmuştur. Daha sonra bu iki eseri Tarihi Mekke-i Mükerreme maʻa Medine-i Münevvere adıyla bir araya getirmiştir. Eserde önce Mekke tarihi sonra Medine tarihi yer almıştır. Eser tercüme olmasına rağmen Âşık Hanefi bazı konularda yer yer kendi görüşlerine de yer vermiştir.
Eserin Mekke-i Mükerreme Tarihi kısmı sekiz bab şeklinde telif edilmiştir. Birinci babda Mekke'nin yeri ve isimleri, ikinci babda Kaʻbe'nin yapılması, üçüncü babda Mescid-i Harâm'ın câhiliye döneminde olduğu hal ve genişletilmesi, dördüncü babda Abbasi Halifelerinin Mescid-i Haram'a yaptıkları eklemeler, beşinci babda Mescid-i Şerif'in kare haline getirilmesi ve yapılan eklemeler, altıncı babda Çerkes devletlerinin mescid-i şerifi güçlendirmesi, yedinci babda Osmanlıların Mescid-i Şerif'i onarması ve Mekke halkı için yaptıkları hayrat ve sekizinci babda Mescid-i Haram'da bulunan direkler, kubbeler ve kapılar anlatılmıştır.
Tarihin her devrinde her seviyedeki insanlar yaşadıkları şehir ve bölgelerin tarihlerine ve bu tarihlere dair yazılan eserlere ilgi duymuşlardır. Çünkü insan yaşadığı yerin bugününü bilmek istediği gibi dününü de bilmek ister. Bu sebeple birçok şehir ve bölge tarihi kaleme alınmıştır.
Müslüman tarihçiler de bundan hareketle tarih yazımının başlamasına paralel olarak şehir ve bölgelerin tarihine dair eserler kaleme almışlardır. Bu eserlerin başında hiç şüphesiz Âdem Aleyhisselamın ilk meskeni olan ve yeryüzünde Allah'ın sağ elini temsil eden Kabe'ye ev sahipliği yapan, Peygamberimizin de doğup büyüdüğü ve vahye mazhar olduğu yer olan Mekke-i Mükerreme ile Medinetü'n-Nebi unvanına sahip Medine-i Münevvere şehri gelmektedir. Hz. Ömer döneminden başlayıp günümüze kadar gelen dönemde bu iki önemli şehirle ilgili birçok eser kaleme alınmıştır.
Bu eserler incelendiğinde bazılarının sadece bu iki şehrin faziletlerini bazılarının ise bu iki şehirdeki tarihi, dini eserleri, tabii ve mimari yapıları bir kısmının ise bu iki şehirde meydana gelmiş önemli olayları, bu şehirlerde yaşayan önemli kimselerin (idareci, alim vb.) hayatlarını konu etmiş oldukları görülür.
Bu eserlerden biri, Semhudi'nin Arapça yazdığı Hulasatü'l-Vefa bi-Ahbar-i Dari'l Mustafa isimli çalışması olup; önce Ak Sultan tarafından Ahbar-ı Hasina adıyla Farsça'ya daha sonra da Mehmed Âşık Hanefi tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiştir. Mehmet Âşık Hanefi, arkadaş-larının teşvikiyle Semhudi'nin Tarih-i Mekke adlı eserini de tercüme edip Ahbar-ı Mekkiyye adıyla insanların istifadesine sunmuştur. Daha sonra bu iki eseri Tarihi Mekke-i Mükerreme maʻa Medine-i Münevvere adıyla bir araya getirmiştir. Eserde önce Mekke tarihi sonra Medine tarihi yer almıştır. Eser tercüme olmasına rağmen Âşık Hanefi bazı konularda yer yer kendi görüşlerine de yer vermiştir.
Eserin Mekke-i Mükerreme Tarihi kısmı sekiz bab şeklinde telif edilmiştir. Birinci babda Mekke'nin yeri ve isimleri, ikinci babda Kaʻbe'nin yapılması, üçüncü babda Mescid-i Harâm'ın câhiliye döneminde olduğu hal ve genişletilmesi, dördüncü babda Abbasi Halifelerinin Mescid-i Haram'a yaptıkları eklemeler, beşinci babda Mescid-i Şerif'in kare haline getirilmesi ve yapılan eklemeler, altıncı babda Çerkes devletlerinin mescid-i şerifi güçlendirmesi, yedinci babda Osmanlıların Mescid-i Şerif'i onarması ve Mekke halkı için yaptıkları hayrat ve sekizinci babda Mescid-i Haram'da bulunan direkler, kubbeler ve kapılar anlatılmıştır.