Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince meydana 48 kıratlık nadide bir elmas çıkar... Kaşıkçı Elması'nın Eğrikapı çöplüğüne nasıl düştüğü tarihin bir sırrı olarak kalmıştır.
Tanzimat'tan evvelki devirde, İstanbul'da padişahtan başka ancak üç kişi, eğer ata tercih ederlerse arabaya binmek hakkına sahiptiler. Bu üç kişi de ilmiye sınıfının en yüksek simaları olan şeyhülislam, Rumeli kazaskeri ve Anadolu kazaskeri efendilerdi.
Tanzimat'a kadar memleketimizde tatbik edilmiş eski yasaklardan garip, garip olduğu kadar da hazin ve tuhaflarından biri de, çarşı hamamlarına giden gayrimüslimlerin nalın giymekten men edilmiş olmalarıdır.
Eskiden rakıya aslan sütü derlerdi; herkes içki içemez, rakıyı yüreği sağlam insanlar içmelidir, derlerdi. Onun için eski büyük gedikli meyhanelerdeki rakı güğümlerinin üzerine pirinçten bir yürek şekli konulurdu.
Sümbül çiçeğinin mor renklisinin katmerlisi, ilk defa olarak 17. asırda büyük Türk alimi Katip Çelebi tarafından elde edilmişti.
Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince meydana 48 kıratlık nadide bir elmas çıkar... Kaşıkçı Elması'nın Eğrikapı çöplüğüne nasıl düştüğü tarihin bir sırrı olarak kalmıştır.
Tanzimat'tan evvelki devirde, İstanbul'da padişahtan başka ancak üç kişi, eğer ata tercih ederlerse arabaya binmek hakkına sahiptiler. Bu üç kişi de ilmiye sınıfının en yüksek simaları olan şeyhülislam, Rumeli kazaskeri ve Anadolu kazaskeri efendilerdi.
Tanzimat'a kadar memleketimizde tatbik edilmiş eski yasaklardan garip, garip olduğu kadar da hazin ve tuhaflarından biri de, çarşı hamamlarına giden gayrimüslimlerin nalın giymekten men edilmiş olmalarıdır.
Eskiden rakıya aslan sütü derlerdi; herkes içki içemez, rakıyı yüreği sağlam insanlar içmelidir, derlerdi. Onun için eski büyük gedikli meyhanelerdeki rakı güğümlerinin üzerine pirinçten bir yürek şekli konulurdu.
Sümbül çiçeğinin mor renklisinin katmerlisi, ilk defa olarak 17. asırda büyük Türk alimi Katip Çelebi tarafından elde edilmişti.