Doksan yıllık hayatımın son kitabını yayımlıyorum. Eğer Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı sırasında olup bitenlerin ardına sinerek, dünyayı, olmamış bir soykırıma inandırmak hevesine düşmemiş olsaydı, bu son kitabı da yayımlamayacaktım. Çünkü bilen bilir, doksan yaşında bir "polemik kitabı" yazmak, "çok güç" olmaktan fazla bir şeydir! Ama Ermeni diyasporasının dış dünya temsilcilerimizi haysiyetsiz pusularla öldürmeleri yetmiyormuş gibi, bu konuda görevi gereği yaptığı bir bilimsel araştırma yüzünden, İsviçre gibi uygar olmak zorundaki bir ülkede, Türk Tarih Kurumu Başkanımız Yusuf Halaçoğlu konuştu diye tutuklanınca, gerçeği, polemik alanına çekmek, bir "aydın görevi" oldu. Artık bilen, bildiğini, bildiği kadar yazmalı, söylemelidir!.. İşte bu yüzden, doksan yaşımda daktilomun başına oturmak gerekti ve oturdum. Yazdıklarımın hepsi, belgeye, bilgiye, tarihsel gerçeklere dayalıdır!..
Doksan yıllık hayatımın son kitabını yayımlıyorum. Eğer Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı sırasında olup bitenlerin ardına sinerek, dünyayı, olmamış bir soykırıma inandırmak hevesine düşmemiş olsaydı, bu son kitabı da yayımlamayacaktım. Çünkü bilen bilir, doksan yaşında bir "polemik kitabı" yazmak, "çok güç" olmaktan fazla bir şeydir! Ama Ermeni diyasporasının dış dünya temsilcilerimizi haysiyetsiz pusularla öldürmeleri yetmiyormuş gibi, bu konuda görevi gereği yaptığı bir bilimsel araştırma yüzünden, İsviçre gibi uygar olmak zorundaki bir ülkede, Türk Tarih Kurumu Başkanımız Yusuf Halaçoğlu konuştu diye tutuklanınca, gerçeği, polemik alanına çekmek, bir "aydın görevi" oldu. Artık bilen, bildiğini, bildiği kadar yazmalı, söylemelidir!.. İşte bu yüzden, doksan yaşımda daktilomun başına oturmak gerekti ve oturdum. Yazdıklarımın hepsi, belgeye, bilgiye, tarihsel gerçeklere dayalıdır!..