Bu kitap, Yakınçağ Osmanlı tarihi araştırıcıları arasında zon zamanlarda önemli bir tartışma konusu olan "ayanlar" üzerinde yapılan monografik bir çalışmadır. Bu yüzden bu kitapta ne Manisa bölgesi tarihi ne de Karaosmanoğlu ailesi tarihinin yazılması hedef alınmıştır. Bu kitaba konu olan "ayan" tabiri, İslam tarihinde eskiden beri kullanılan ve herhangibir topluluğun veya bir yerin "ileri gelenleri" gibi geniş bir manada kullanılan tabirden farklı olup, 18. yüzyıldan sonraki dönem Osmanlı tarihine mahsus bir tabirdir.
Bu manada ayanlar, bu asırdan sonra Anadolu ile Rumeli''nin çeşitli yerlerinde, bulundukları bölgelerde hükümet merkezinden gönderilen idarecilerin önüne geçerek, hükümet ile bölge halkı arasında bir vasıta vazifesini gören sosyal bir zümredir. Bu yüzden ayanlar, sadece ayanlık unvanını elde etmekle kalmayarak, voyvodalık, mütesellimlik, muhassıllık, hatta valilik gibi önemli memuriyetleri kazanmak suretiyle vilayetin siyasi hakimiyetini elde etmiş ve aynı zamanda mültezim, çiftlik sahibi ve vakıf müessisi gibi sıfatlarıyla bölgelerinde sosyal ve iktisadi nüfuz kazanmış kimselerdir.
Bu kitap, Yakınçağ Osmanlı tarihi araştırıcıları arasında zon zamanlarda önemli bir tartışma konusu olan "ayanlar" üzerinde yapılan monografik bir çalışmadır. Bu yüzden bu kitapta ne Manisa bölgesi tarihi ne de Karaosmanoğlu ailesi tarihinin yazılması hedef alınmıştır. Bu kitaba konu olan "ayan" tabiri, İslam tarihinde eskiden beri kullanılan ve herhangibir topluluğun veya bir yerin "ileri gelenleri" gibi geniş bir manada kullanılan tabirden farklı olup, 18. yüzyıldan sonraki dönem Osmanlı tarihine mahsus bir tabirdir.
Bu manada ayanlar, bu asırdan sonra Anadolu ile Rumeli''nin çeşitli yerlerinde, bulundukları bölgelerde hükümet merkezinden gönderilen idarecilerin önüne geçerek, hükümet ile bölge halkı arasında bir vasıta vazifesini gören sosyal bir zümredir. Bu yüzden ayanlar, sadece ayanlık unvanını elde etmekle kalmayarak, voyvodalık, mütesellimlik, muhassıllık, hatta valilik gibi önemli memuriyetleri kazanmak suretiyle vilayetin siyasi hakimiyetini elde etmiş ve aynı zamanda mültezim, çiftlik sahibi ve vakıf müessisi gibi sıfatlarıyla bölgelerinde sosyal ve iktisadi nüfuz kazanmış kimselerdir.