Tavan Arasındaki Deli Kadın yayımlandığı 1979 yılından bu yana edebiyat eleştirisi alanında çığır açan bir metin olarak kabul edildi ve eleştirmenlerle akademisyenlerin Jane Austen, Mary Shelley, Brontë'ler, George Eliot, Emily Dickinson gibi yazarlara bakış açılarını derinden etkiledi. Yazarları, feminist edebiyat eleştirisinin bu kurucu metniyle patriyarkal toplumun kısıtlamalarından kurtuluşun yollarını tartışıp, kendilerine özgü dişil bir edebî geleneğin izini sürdüler. Deli Kadın'ın açtığı kanon, eleştirel yöntemi siyasallaştırıp "mecburi" heteroseksüelliğe meydan okumakla kalmadı, ikinci dalga feminizmin merkezî sorunlarını da somutlaştırdı. Feminist bir simge olarak öfkeli deli kadın, toplumsal cinsiyet, mit, cinsellik ve edebî imgelem hakkındaki geleneksel düşünceleri altüst etmenin gücünü günümüzde de bünyesinde barındırmaya devam ediyor.
Tavan Arasındaki Deli Kadın yayımlandığı 1979 yılından bu yana edebiyat eleştirisi alanında çığır açan bir metin olarak kabul edildi ve eleştirmenlerle akademisyenlerin Jane Austen, Mary Shelley, Brontë'ler, George Eliot, Emily Dickinson gibi yazarlara bakış açılarını derinden etkiledi. Yazarları, feminist edebiyat eleştirisinin bu kurucu metniyle patriyarkal toplumun kısıtlamalarından kurtuluşun yollarını tartışıp, kendilerine özgü dişil bir edebî geleneğin izini sürdüler. Deli Kadın'ın açtığı kanon, eleştirel yöntemi siyasallaştırıp "mecburi" heteroseksüelliğe meydan okumakla kalmadı, ikinci dalga feminizmin merkezî sorunlarını da somutlaştırdı. Feminist bir simge olarak öfkeli deli kadın, toplumsal cinsiyet, mit, cinsellik ve edebî imgelem hakkındaki geleneksel düşünceleri altüst etmenin gücünü günümüzde de bünyesinde barındırmaya devam ediyor.