Çoktanrıcı modern medeniyetle iç içe geçmiş tektanrıcı yaşama dünyamızda şiddetin dilinin farkında mıyız acaba? Dışlamanın ve ayrımcılığın had safhada olduğu, şiddetin dilinin hükmettiği yaşama dünyamızda tektanrıcı resmi görebiliyor muyuz? Tektanrıcılık bağlamında şiddetin diliyle hesaplaşabildik mi? Başlangıç ve kökenlerin gelecek olarak kültürde sıçramalarla nüfuz ettiği düşünülürse, tektanrıcı dinler bağlamında şiddetin kültür-tarihsel devamlılıklarına dair bilimsel araştırmalar, büyük önem arzeder ki bu araştırmalara, ejiptolog Jan Assmann kendi kültür-bilimsel çalışmalarıyla yeni yollar açmaktadır: Tektanrıcılık ayrımlarından hareketle şiddetin dili eleştirisi bu noktada, hakikat ve iktidar, dost ve düşman, suç ve ceza, kıskançlık ve sadakat, yasa ve yazılılık, dönme olgusu ve tövbe, dinsel yapılanma ve öznelliğin icadı, unutma ve asimilasyon gibi fenomenlerle uğraşır. Günümüz Avrupa'sının tarihsel modelleri ve paradigmaları olarak Mısır ile Yunan medeniyetleri arasında İbrani kökenlere dair uzun yılların yorucu çalışmalarına dayanan ve Akademia derinliklerinin sığ sularında gezinmeyen bu metniyle Jan Assmann, garbın kaderindeki tektanrıcılık ve şiddetin bellek-tarihsel hatlarına, fenomenolojik tasvir ve tahlillerle ışık tutmaktadır.
Çoktanrıcı modern medeniyetle iç içe geçmiş tektanrıcı yaşama dünyamızda şiddetin dilinin farkında mıyız acaba? Dışlamanın ve ayrımcılığın had safhada olduğu, şiddetin dilinin hükmettiği yaşama dünyamızda tektanrıcı resmi görebiliyor muyuz? Tektanrıcılık bağlamında şiddetin diliyle hesaplaşabildik mi? Başlangıç ve kökenlerin gelecek olarak kültürde sıçramalarla nüfuz ettiği düşünülürse, tektanrıcı dinler bağlamında şiddetin kültür-tarihsel devamlılıklarına dair bilimsel araştırmalar, büyük önem arzeder ki bu araştırmalara, ejiptolog Jan Assmann kendi kültür-bilimsel çalışmalarıyla yeni yollar açmaktadır: Tektanrıcılık ayrımlarından hareketle şiddetin dili eleştirisi bu noktada, hakikat ve iktidar, dost ve düşman, suç ve ceza, kıskançlık ve sadakat, yasa ve yazılılık, dönme olgusu ve tövbe, dinsel yapılanma ve öznelliğin icadı, unutma ve asimilasyon gibi fenomenlerle uğraşır. Günümüz Avrupa'sının tarihsel modelleri ve paradigmaları olarak Mısır ile Yunan medeniyetleri arasında İbrani kökenlere dair uzun yılların yorucu çalışmalarına dayanan ve Akademia derinliklerinin sığ sularında gezinmeyen bu metniyle Jan Assmann, garbın kaderindeki tektanrıcılık ve şiddetin bellek-tarihsel hatlarına, fenomenolojik tasvir ve tahlillerle ışık tutmaktadır.