Televizyon karşısında uyuyakalanlar için uyanık kalmayı öğrenme yolunda bir başvuru kılavuzu...
Televizyonun hayatımızdaki yeri ve evlerimizdeki hakimiyeti pek de olumlu olmayan bir biçimde ilerleme gösteriyor. Haftalık dizi sayısının 50'yi aştığı Türkiye'de 'tele-tutsaklık' artık ciddi boyutlara ulaşmış durumda.
İletişimbilimci Erol Mutlu televizyona eleştirel bir perspektiften baktığı bu kitabında, söz konusu tutsaklık sorununu çözebilmek için önce onu doğru tanımlamamız, dolayısıyla televizyonu iyi tanımamız ve anlamamız gerektiğine dikkat çekiyor.
Kitap, bu bakımdan televizyonun kurmaca evreni içersinde yer alan anlatı türlerinin şifrelerini çözen, programların izleyici 'rol kalıpları' ve 'davranış formatları' konusunda nasıl güdümlediğini açığa çıkaran bir çalışma.
Amerika ve Türkiye'den verdiği dizi film, melodram, 'soap opera', 'sitcom' gibi bilindik program örnekleriyle Mutlu, bu 'elektronik dev'in yol açtığı zaman-mekan kırılmalarını ve tekdüze hayat algısını akademik bir titizlikle ama sade, jargondan uzak, kolay anlaşılabilir bir dille sorguluyor.
Televizyon karşısında uyuyakalanlar için uyanık kalmayı öğrenme yolunda bir başvuru kılavuzu...
Televizyonun hayatımızdaki yeri ve evlerimizdeki hakimiyeti pek de olumlu olmayan bir biçimde ilerleme gösteriyor. Haftalık dizi sayısının 50'yi aştığı Türkiye'de 'tele-tutsaklık' artık ciddi boyutlara ulaşmış durumda.
İletişimbilimci Erol Mutlu televizyona eleştirel bir perspektiften baktığı bu kitabında, söz konusu tutsaklık sorununu çözebilmek için önce onu doğru tanımlamamız, dolayısıyla televizyonu iyi tanımamız ve anlamamız gerektiğine dikkat çekiyor.
Kitap, bu bakımdan televizyonun kurmaca evreni içersinde yer alan anlatı türlerinin şifrelerini çözen, programların izleyici 'rol kalıpları' ve 'davranış formatları' konusunda nasıl güdümlediğini açığa çıkaran bir çalışma.
Amerika ve Türkiye'den verdiği dizi film, melodram, 'soap opera', 'sitcom' gibi bilindik program örnekleriyle Mutlu, bu 'elektronik dev'in yol açtığı zaman-mekan kırılmalarını ve tekdüze hayat algısını akademik bir titizlikle ama sade, jargondan uzak, kolay anlaşılabilir bir dille sorguluyor.