Eserde kelam ilminin, İslam inancının hayata ve topluma ve medeniyete zihniyet ve ilkeler olarak yansımaları tespit edilmeye ve açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu bağlamda insan, toplum, siyaset, hukuk ve medeniyete ilişkin çeşitli meseleler, kelam ilminin tespit ettiği temeller açısından incelenmiş, bazen soru yakından analiz edilmiş bazen uzaktan bütüncül bir bakışla değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Temel İslam ilimlerinden biri olan kelam ilminin yenilenmeye ve ayrıca yeni açılımlara ihtiyacı olduğu fikrinden hareket edilmiştir. Bu bağlamda, kelam ilminin çeşitli sosyal bilimlerle ilişki kurması gerektiği fikrinden hareket edilmiştir.
Eserin giriş bölümünde, bugün için, kelam ilminin, sosyal bilimlerin verilerinden yararlanması ama sosyal bilimler alanında ortaya konan teorilere de teslim olunmaması gerektiği; objektiflik iddiasında olan ama çoğu kez farklı dünya görüşlerine göre şekillenen sosyal bilimlere sorgulayarak yaklaşmasının önemi vurgulanmıştır. Kelam ilminin İslam inancını kesin delillerle tespit, ispat ve savunma rolüne vurgu yapılmış; sosyal bilimler alanında ortaya konan; din ve inançla ilgili farklı teoriler karşısında, kelam ilminin bunları sorgulamasının asli bir işlevi olduğu dile getirilmiştir.
Dinin ve din duygusunun kaynağına ilişkin farklı teorilere yer verilmiş ve bunların eleştirisi yapılmış, dinin kaynağı olan fıtrat ile vahiy arasındaki bağ dikkat çekilmiştir.
?İmanın Yapısal Özellikleri" konusunda, kelamcıların dilsel tahlili ve nakil açısından yaklaşım yanında insan psikolojisi ve sosyoloji açısından meseleye yaklaşılmıştır. İslam akidelerinin bilince, hayata, topluma, medeniyete, kültüre, ilkesel düzeyde yansımalarına değinilmiştir..
Sonraki bölümde ?İnsani" konu edilmiştir, insanın değeri, insanın toplumsal ve inanan bir varlık oluşu ortaya konmuş; insanı- için yaratılış gayesi ve yapısal özellikleri açısından bireysel özgürlüğünün hak ve zorunluluk olduğu açıklanmıştır.
?Din Özgürlüğünün Temelleri" bölümünde de insan hakları arasında yer alan ve İslam'da önemli bir yeri olan din özgürlüğünün inanç temelleri, İslam'da din özgürlüğünü temellendiren(ta'sil), haklılaştıran esaslar ortaya konmuştur.
Ayrıca, kitapta, modern batı düşüncesinde insan haklarının temellendiren kavramlar ve teoriler açıklanarak bunların eleştirisi yapılmıştır.
Kitapta, ?Siyaset (İmamet-Hilafet)" konusunda, din-siyaset ilişkisi farklı bir yaklaşımla ele alınmış, İslam siyasi düşüncesine yön vermesi gereken umumi ilkeler ile İslam hukukçularının ve kelamcılarının görüşlerinden yararlanılmakla birlikte farklı yaklaşımlar ortaya konmuştur.
?Ekoloji" bölümünde de insanın doğal çevreye yaklaşımını şekillendiren inançlar ve bunların belirlediği ilkelere yer verilmiş; İslam'da ekolojik yaklaşımın temelleri tespite çalışılmıştır. İslam'da doğadaki varlıkların Allah'ın varlığının, kudret, ilim ve hikmetinin delilleri olduğu; sıfat ve isimlerinin tecellileri olduğu, bu nedenle varlıkların ve canlı çeşitliliğinin bir değeri olduğu, İslam'ın adalet ilkesinin her varlığa tabiatına uygun davranmayı gerektiği vurgulanmıştır. Yine İslam'da imtihan ve emanet inancının insanoğlunun doğayla ilişkilerine ne gibi ilkeler olarak yansıdığı da tespite çalışılmıştır.
Eserde kelam ilminin, İslam inancının hayata ve topluma ve medeniyete zihniyet ve ilkeler olarak yansımaları tespit edilmeye ve açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu bağlamda insan, toplum, siyaset, hukuk ve medeniyete ilişkin çeşitli meseleler, kelam ilminin tespit ettiği temeller açısından incelenmiş, bazen soru yakından analiz edilmiş bazen uzaktan bütüncül bir bakışla değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Temel İslam ilimlerinden biri olan kelam ilminin yenilenmeye ve ayrıca yeni açılımlara ihtiyacı olduğu fikrinden hareket edilmiştir. Bu bağlamda, kelam ilminin çeşitli sosyal bilimlerle ilişki kurması gerektiği fikrinden hareket edilmiştir.
Eserin giriş bölümünde, bugün için, kelam ilminin, sosyal bilimlerin verilerinden yararlanması ama sosyal bilimler alanında ortaya konan teorilere de teslim olunmaması gerektiği; objektiflik iddiasında olan ama çoğu kez farklı dünya görüşlerine göre şekillenen sosyal bilimlere sorgulayarak yaklaşmasının önemi vurgulanmıştır. Kelam ilminin İslam inancını kesin delillerle tespit, ispat ve savunma rolüne vurgu yapılmış; sosyal bilimler alanında ortaya konan; din ve inançla ilgili farklı teoriler karşısında, kelam ilminin bunları sorgulamasının asli bir işlevi olduğu dile getirilmiştir.
Dinin ve din duygusunun kaynağına ilişkin farklı teorilere yer verilmiş ve bunların eleştirisi yapılmış, dinin kaynağı olan fıtrat ile vahiy arasındaki bağ dikkat çekilmiştir.
?İmanın Yapısal Özellikleri" konusunda, kelamcıların dilsel tahlili ve nakil açısından yaklaşım yanında insan psikolojisi ve sosyoloji açısından meseleye yaklaşılmıştır. İslam akidelerinin bilince, hayata, topluma, medeniyete, kültüre, ilkesel düzeyde yansımalarına değinilmiştir..
Sonraki bölümde ?İnsani" konu edilmiştir, insanın değeri, insanın toplumsal ve inanan bir varlık oluşu ortaya konmuş; insanı- için yaratılış gayesi ve yapısal özellikleri açısından bireysel özgürlüğünün hak ve zorunluluk olduğu açıklanmıştır.
?Din Özgürlüğünün Temelleri" bölümünde de insan hakları arasında yer alan ve İslam'da önemli bir yeri olan din özgürlüğünün inanç temelleri, İslam'da din özgürlüğünü temellendiren(ta'sil), haklılaştıran esaslar ortaya konmuştur.
Ayrıca, kitapta, modern batı düşüncesinde insan haklarının temellendiren kavramlar ve teoriler açıklanarak bunların eleştirisi yapılmıştır.
Kitapta, ?Siyaset (İmamet-Hilafet)" konusunda, din-siyaset ilişkisi farklı bir yaklaşımla ele alınmış, İslam siyasi düşüncesine yön vermesi gereken umumi ilkeler ile İslam hukukçularının ve kelamcılarının görüşlerinden yararlanılmakla birlikte farklı yaklaşımlar ortaya konmuştur.
?Ekoloji" bölümünde de insanın doğal çevreye yaklaşımını şekillendiren inançlar ve bunların belirlediği ilkelere yer verilmiş; İslam'da ekolojik yaklaşımın temelleri tespite çalışılmıştır. İslam'da doğadaki varlıkların Allah'ın varlığının, kudret, ilim ve hikmetinin delilleri olduğu; sıfat ve isimlerinin tecellileri olduğu, bu nedenle varlıkların ve canlı çeşitliliğinin bir değeri olduğu, İslam'ın adalet ilkesinin her varlığa tabiatına uygun davranmayı gerektiği vurgulanmıştır. Yine İslam'da imtihan ve emanet inancının insanoğlunun doğayla ilişkilerine ne gibi ilkeler olarak yansıdığı da tespite çalışılmıştır.